Hacı Bektâş-ı Velî’ye mensup Molla Sadeddin adı ile de bilinen 14. YY sûfî ve şair.
Said Emre’ nin asıl adı Sadettin’dir. Menakıpnameye göre ona Said adını Hacı Bektaş-ı Velî vermiştir. Molla Sadeddin veya diğer adı ile Said Emre, Hacı Bektaş'ın "Makalat (Sözler)" adlı yapıtını Arapçadan Türkçeye nesir olarak çevirmekle ün kazanan, bazı şiirleri Yunus Emre ile karışmış olan, Yunus’a hayran Hacı Bektaşi Veli’ye de intisap etmiş olan bir sofi ve şairdir.
Said Emre hakkında ilk araştırmayı, M. Fuad Köprülü yapmış, Köprülü, Said Emre’nin varlığından, Alman bilim adamı Prof. Hellmut Ritter vasıtasıyla haberdar olmuştur. Prof. Ritter, Yunus Emre’ nin 98 şiirini 14. yüzyıla ait eski bir cönkün (risâle) sonunda bulmuş ve bu cönkte “Said” mahlaslı 15 şiirin olduğunu fark ederek, Köprülü’yü haberdar etmiştir. Köprülü ilgili çalışmalarında Said Emre'yi Yunus'un izinden giden şairler arasında göstermiştir. Nitekim onun birçok şiirinin Yunus Emre şiirleri ile karıştığı, şiirlerinin pek çoğunun Yunus'un şiirlerini toparlamış olan cönklerden çıktığı da ortadadır.
Said Emre’nin Hayatı hakkındaki bilgiler Menâkıb-ı Hacı Bektâş-ı Velî’den çıkarılır. Menâkıb’a göre asıl adı Molla Sâdeddin’dir ve XIII. yüzyılın sonu ile XIV. yüzyılın başında yaşamış Aksaraylı bir âlimdir.
Hacı Bektâş-ı Velî’ye intisap etmeden önce Aksaray’da 400 talebeye ders okuttuğu, her yıl bazı bu talebeleri ile Kayseri’de bulunan ve ona intisap etmiş olduğu bir ereni ziyarete gittiği, Hacı Bektâş-ı Velî ile önceden tanıştığı halde önceleri ona intisap etmediği anlaşılır. Menakıb’a göre Molla Sadeddin’e - Sulucakarahöyük’e yakın Tuzköyü'ne uğradığı böylesi bir gezide - Hacı Bektaş'ın Kızılırmak'ı yürüyerek geçtiği ve topuklarının bile ıslanmadığı söylenir. Böylece Molla Sadettin, Tuz köyünde Hacı Bektaş ile karşılaşır. [1]
Menakıba göre önceleri ona karşı çıkmış hatta onunla tartışmalara da girmiştir. Daha sonra kerametlerinden etkilenip ona intisap etmiş ve intisap ettikten sonra da Mollalığı bırakan Sadeddin [2] Hacı Bektaş'a derviş olmuştur. Böylece on sekiz yıl dergâhında ve hizmetinde kalmış [3] Hacı Bektaşi Veli’den sûfî geleneği ni de öğrenmiştir.
Bu süreç içinde yaptığı en mühim iş ise Hacı Bektâş-ı Velî’nin Makalat adlı Arapça eserini Türkçe’ye tercüme etmiş olmasıdır. (s. 55-63) [4] Said Emre mahlasını da bu yıllarda almıştır. Hacı Bektaş-ı Velî, ona Yunus Emre tarzında şiir söylemesinden dolayı, “Said Emre” adını da verir. [5]
Makalat’ ın Hatipoğlu tarafından 1409 yılında yapılan manzum çevirisinde ise Said Emre'nin , Hacı Bektaş Veli'nin 360 halifesi arasına katılmış olduğu ve Hacı Bektâş-ı Velî ‘ nin onun İç-il (İçel) bölgesine gönderildiği kaydedilmektedir. Hacı Bektâş-ı Velî’nin emriyle gittiği İç-il’e yerleşen Said Emre Hacı Bektaş-ı Velî’ nin ölümüne kadar İçel de sûfî faaliyetlerini sürdürmüştür.
Büyük ihtimalle Hacı Bektaşi Veli’nin ölümü esnasında İçel de olmalıdır. Nitekim Hacı Bektaşi Veli öldükten sonra halifesi Hacım Sultan’a intisap edecektir. İntisap etmesi olayı kendisinin yazmış olduğu bir beyitten de anlaşılmaktadır.
Hacı Bektaşi Veli’nin ölümü üzerine Said Emre, Hacım Sultan’a bağlı bir sûfî olarak, Hacım Sultan Zaviyesinin (Vilâyetnâme, 1995: 81- 86)1 bulunduğu Uşak’ ın yakınındaki Hacım köyünden yaklaşık yüz km uzaklıktaki Sarnıç köyünde zâviye açıp sofiyane faaliyetler sürdürmüştür. Mustafa Alkan bu konuyu şu şekilde ispatlamay çalışmıştır: “Hacım Sultan’ın faaliyetlerini sürdürdüğü Batı Anadolu’ya, ( Karahisar, Sandıklı, Susuz, Uşak, ve Seyitgazi) Germiyan ili denilen bölgeye gitmiş olmalıdır. Nitekim Hacım Sultan’ın Uşak’taki zâviyesinin yaklaşık 100 km. batısında, bugün Manisa’nın Kula ilçesine bağlı Sarnıç köyünde Said Emre adına bir zâviye açılmış olduğu belgelere yansımıştır. [6]Nitekim ilki II. Bayezid devrinde (1481-1512) tutulan Kütahya Mufassal Tahrîr Defteri’ne, 30 dönümlük bir arazinin Said’in evlâtlarının tasarrufunda olduğu kaydedilmiş, 1755 yılına ait bir hurufat defteri kaydına göre bu arazi, Said Emre Zâviyesi Vakfı’na dönüşmüş, vakfın gelirleri de gelip geçene yemek yedirmek şartıyla Said’in evlâtlarının tasarrufuna bırakılmıştır.” [7]
Manzum Vilâyet-nâme’de geçen bir rivayete göre Said Emre, İçel ‘de vefat etmiş, mezarı Karamanoğulları’ndan biri tarafından ihya edilip ziyaretgâh haline getirilmiştir. Bugün Mersin’in Mut ilçesine bağlı Hacısait köyünde ona ait olduğu iddia edilen bir mezar bulunmaktadır.
Anacak Mustafa Alkan’ın araştırmaları sonucu ortaya çıkarılan Osmanlı Arşiv Belgelerine göre, Manisa’nın Kula ilçesine bağlı Sarnıç köyünde Said Emre adına bir vakıf, zâviye ve mezar bulunmaktadır. Bu ve benzeri belgelere göre mezarı Kula’nın Sarnıç köyündedir.[8]
Said Emre’nin yaptığı Makalat Tercümesinin bir nüshası, Süleymaniye Kütüphanesinde (Lâleli nüshası nu: 1500) bulunmaktadır. Said Emre’nin Makalât’ta ve Menâkıb-ı Hacı Bektâş-ı Velî’de birkaç şiiriyle Yûnus Emre’nin doksan sekiz adet şiirini ihtiva eden Hellmut Ritter’e ait cönkte on beş şiiri bulunmaktadır. Bu şiirleri Abdülbaki Gölpınarlı Yûnus Emre ve Tasavvuf adlı kitabında yayımlamıştır (s. 280-294).
Said Emre’nin Yûnus’un bazı şiirlerine nazireler yazmış o yüzden de Hacı Bektaşi Veli ona Said Emre mahlasını vermiştir. Said Emre’nin şiirlerine ancak Yunus Emre’nin şiirlerinin toplandığı cönklerde rastlanılmaktadır. Fakat bu defa da Said Emre’nin bazı şiirleri Yunus Emre’nin şiirleri karışmış olur.
SAİD EMRE TÜM Şiirleri İÇİN TIKLA
KAYNAKÇA
[1] Abdülbaki Gölpınarlı, Vilayetname, İstanbul–1990, s. 55–64
[2] Abdülbaki Gölpınarlı, Vilayetname, İstanbul–1990, s. 55–64
[3] Mustafa Alkan Said Emre , TDV İA cilt: 35; sayfa: 556
[4] Abdülbaki Gölpınarlı, Vilayetname, İstanbul–1990, s. 55–64
[5] Mustafa ALKAN, GERMİYÂN İLİNDE BİR SÛFÎ: SAİD EMRE (Zâviyesi, Mezarı, Şiirleri ve Menkıbeleri, https://www.hbvdergisi.gazi.edu.tr/index.php/TKHBV
[6] Mustafa Alkan Said Emre , TDV İA cilt: 35; sayfa: 556
[7] Mustafa Alkan Said Emre , TDV İA cilt: 35; sayfa: 556
[8] Mustafa ALKAN, GERMİYÂN İLİNDE BİR SÛFÎ: SAİD EMRE (Zâviyesi, Mezarı, Şiirleri ve Menkıbeleri, https://www.hbvdergisi.gazi.edu.tr/index.php/TKHBV