Hz Muhammed-sav -Naat

Kâinatın üzerinde bilinir efendisi, 

Âlemlere rahmettin, Allah’ın sevgilisi 

Kutlu olsun doğumun ahiri evvelihi 

Ne kadar sevinirsek az, anlasak ah… Biraz! 

 

Gönüller doğumunla yaşadılar saadet, 

Melekler korudular açtılar hemen kanat 

Mucizeler yaşandı, kainata nur, rahmet 

Her gölgende güzellik... Anlatılmaz ki, yaz, yaz! 

 

Altıncı yaşındaydın kalmıştın artık yetim 

Ana, baba, deden de geçmişten kalan resim, 

Talip'in şefkatinde, yok oluyordu özlem 

Ne güzel bir çocuktun, yaşatıldın tarifsiz… 

 

Hep emin bilinirdin, Mekkeli güvenirdi 

Hacer-ül Evsed taşı hakemliğe atandın 

Kâbe inşaatında her taşına dokundun 

Hiç kimseyi üzmezdin benleri yaptın biz... 

 

Busra’da rahip gördü peygamberliğin mührü 

Övgüyle söz de etti gönlünde ki huzuru 

Şam’a gitmeyin dedi ederse bu zuhuru 

Ederler de anında, on bir yaşında infaz! 

 

Busra’dan döndü hemen kervanlarla Mekke’ye 

Yakıcı çöl güneşi döndü çölde tekkeye 

Melekler büründüler buluttan bir takkeye 

Dünya emrindeydi her yürüdüğüne nafiz! 

 

Yirmi beş yaşındaydın evlendirildin yetim 

Hatice anamızın saf şefkatine teslim 

Saadet doldu her an fotoğrafında resim 

Ümmetine hep örnek, aşkla büyüyen filiz! 

 

Mekke çılgınlık kaynar, azgınlıktı manzara 

Huzur vermiyordu hiç, her görüntü de tasa 

Kırkına geldiğinde çekildin inzivaya 

Cebel-i Nur'da yardi, zikir ederdi sessiz! 

 

Nur dağında ses “Oku! ” diyordu sanki alaz 

Korkmuş, “Okuma, yazma bilmem…” dedin Cebrail’e 

Tekrar, tekrar sordu nur parlayan kesin dille 

Betin benzin solmuştu, döndün sararmış güle… 

 

Peygamberlik mührü o gün sunuldu müjdesi 

Anlatınca teselli, iman etti zevcesi 

Bekir, Zeyd ve Aliydi, ilk İslam şeceresi 

Öğrendikçe öğrettin kıldırmıştın ilk namaz! 

 

İslam’ın yaşandığı Mekke şehri yılları 

Tek işkence bilirdi müşriğin akılları 

Hatice anamızdı hep teselli dalları 

Kâfirler azgın olsa da, sabırdı tek niyaz... 

 

Ömer’in biatiyle erişti sayı kırklar, 

Yürüdüler Kâbe’ye tek yürekli ayaklar, 

Sokaklarda ilahi cengâverdi ataklar, 

Tekbirleri ummana yükselmişti ne eşsiz! 

 

Amcandı Ebu Talip, hep kâfirin yanında 

Sevse de yeğenini gelenekti kanında 

Din değiştirmek zordu vazgeçmedi şanından 

Ne kadar üzülmüştün, yok derken de şüphesiz 

 

Birinci akabe'de ikinci akabe'de 

Biat etmişti Ensar, hep birlikte Medine 

Bir kerecik olsun ne ah çektiler nede naz 

Muhacir olmuşlardı bu hicretle sahabe… 

 

Ali yatağındaydı o gecede, baktılar

Yasin’i okuyarak hanesinden çıktılar 

Kimse onu görmedi, hicretine aktılar 

Rabbim müşrik gözlere, sanki çekti kara bez! 

 

Bekir Sıddıktı daim, içtenlikte şahane 

Neyi var neyi yoksa ona verirdi dese, 

Paylaşmaya hazırdı konuşması bahane, 

Sevr mağarasında dost, tek teselliydi, tek yüz… 

 

Ensar neye sahipse vermişti muhacire, 

Tanımaksa değildi derdi, hak tek kaide, 

“Ver…” deseydi akardı infaklar maideye! 

Resulünün ağzından dinliyorken her vaaz! 

 

Uhud’ta her yerinden yara bere almıştın 

Taif’te Zeyd’le birken taş selinde kalmıştın 

Kâbe’de her namazda ağlar eve gelmiştin 

Yinede müşriklere etmedin asla hiç buğz… 

 

Uhud’taki savaşdan sonra buraya gelir, 

Hatıralar canlanır yaşadığını bilir, 

“Uhud derdin ki sever, bizde Uhud’u” nasıl 

Şehitlere ağlardı, bu sesten titrerdi arz… 

 

Mekke fethedilirken müşriklerde korkular 

İhtişamlıydı ordu, yapıldı ne övgüler 

Hüzünlüydün o günde geçmişinden öyküler 

Taşında, havasında, hatırladın ne çok giz… 

 

Toprağa karışmıştı ah… Amcası, Hatice 

Cennet-i Muallaydı özlem yeri netice 

Bilal-i Habeş’iydi okumuştu gür ezan 

Zikirlerin dilinde Kâbe’de kıldın namaz… 

 

Mekke’de kalamadın Medine’ydi baş şehrin 

Doğduğun yer değildi doyduğun yerdi mihrin 

Ömrün her anı zafer gördün, vurdukça mührün 

Asr-ı saadet zaman, Müslüman’a ilk eskiz… 

 

Elleri ağzındaydı hep sessizce gülerdi 

Gerekirse konuşur yanlışsa söz alırdı 

Öğlen namazdan sonra az uykuya dalardı 

Cemaline bakılsa aşka düşerdi her göz! 

 

Sahaben konuşursa dikkatlice dinlerdin 

Dünyalık boş sözlerse, doğrusunu söylerdin 

Güzellik dillenirse keyif alır izlerdin 

Her hareketin sünnet hadislerin oldu söz… 

 

Ne uzun ne de kısa hoş bir sakalın vardı 

Gözlerine bakana kâinat salim yardi

Dünyaya emanet der Müslümana şer, nardı 

Sümbüllerde kokardı, gülde vardı izleri… 

 

At deve yarışını izlerdi, yarışırdı 

Sıradan insan gibi gezerdi dolaşırdı 

Ne makamda padişah ne de taht yakışırdı 

Aşk doluydu yüreği, altın gibi paslanmaz… 

 

Cebinde hep taşırdı, kokusu, ayna, tarak 

Elbisesi ter temiz, kirdi teninden uzak 

İşini kendi yapar, istemezdi tek uşak 

Misafirine hizmeti, verirdi her an cevaz… 

 

Şer söz nedir bilmezdi, dilinde hoş iltifat 

Ne kinci ne de kızgın, aksine vardı şefkat 

Asla israf etmezdi derdi her şey emanet 

Neyi varsa verirdi muhtaça sanki deniz… 

 

Torunları üstünde bazı günler secdede 

Kalmıştı uzun süre hareketsizce öyle 

Torunları inince kaldığı yer içinde 

Devam ederdi yine huşuyla namazına… 

 

Yirmi yıllık bir İslam düşmanıydı İkrime, 

Hamza’yı öldürtendi Süfyan’ın nedimesi 

"Günahlarına tövbe edenler bizimledir!" 

Diyerek de, affettin değişmeyen tarzınla… 

 

Her sözünde emindin yalan nedir bilmezdin 

Hep doğruyu tavsiye eder, bunda yılmazdın 

Çirkinliği sevmezdin ağzına da almazdın 

Sukut altındır derdin, dinlemekse en temiz! 

 

Cebel-i Nur huzurdu, insanlığın kalesi 

Kâbe’yi seyrederdin derinceydi halesi 

Eğimler kıvrımlar da görünürken hanesi 

Tıkanmadan soluğun, yürürdün nasılda tez… 

 

Şu günahkâr nefsimiz zorlanmaktadır her an 

Tırmanırken biz nefes nefese solurken can 

Koklarken kayasını mis gibi kokun yaygın 

Hala izlerin kalmış, orada kaldım ne az… 

 

Her şey anlara yenik derdin her şey emanet 

Yiyin için helali, israf etme cemaat 

Müslüman kardeşindir, birlikte bul sefahat 

Ensar gibi paylaşın, yığmayın çal, çaput, bez… 

 

Savaşta biri aman dilediyse öldürme 

Dinsiz bile olsa bu, cana kıyıp, soldurma 

Girdiğin meclisine asla gıybet doldurma 

Aman! Canına kıyıp, kor ateşte olma köz… 

 

Çölün kuraklığında her adımın da cennet 

Şemsiyendir bulutlar esen yeller afiyet 

Sahabenle övündün, İslamiyetti devlet 

Veda hutbesinde yüz binler sana verdi söz… 

 

Alemlere rahmet yar, emrindeyim sultanım, 

Sünnetini yaşarım, Kur'an sözüm her anım, 

Sahabenin kalbinde, hep izinde dolandım 

Görmek dilerim seni-şu fakirin, ben aciz...

 

Saffet Kuramaz





Saffet KuramazGold Üye / Erkek / 8/10/2016