Nizami Gencevi (1141-1209)

Türk Dünyasının en büyük şairlerinden biri olan Nizami Gencevi 1141 yılında Azerbaycan’ın eski şehirlerinden biri olan Gence şehrinde doğmuş, bütün hayatı boyunca burada yaşamıştır.

Nizami eğitimini Gence medreselerinde almış, daha sonra kendi başına Orta Çağ bilimlerini mükemmel şekilde öğrenmiş, özellikle de Yakın Doğu halklarının sözlü ve yazılı edebiyatına aşina olmuştur. Türk dili dışında Arap ve Fars dillerini de mükemmel bilen şairin Yunanca bilgisi olduğu, bunu yanında Eski Yunan tarih ve felsefesini, astronomisini tıp ve geometri bilimlerini çok iyi öğrendiği eserlerinden belli oluyor. Hayatı boyunca Gence’de yaşamış, saray şairi olmak istememiştir. Tahminen 1169-1170’lü yılda Derbent hükümdarı Seyfeddin Muzaffer’in cariye olarak hediye gönderdiği Kıpçak kızı Afak (Apak) ile evlenmiş, 1174 yılında oğlu Muhammed doğmuştur.

Nizami Gencevi yazmaya lirik şiirlerle başlamıştır. Nizami, çağındaki ve daha sonraki diğer Türk şairlerin de yaptığı gibi eserlerini Farsça yazmıştır. Şair büyük divan yazmış, gazel ve kasideleriyle ünlenmiştir. Fakat Doğulu tezkirecilerin 20 bin beyit olduğunu belirttikleri bu divandaki şiirlerin çok az bir kısmı günümüze ulaşabilmiştir.  Nizami Gencevi lirik şiirler yazmış, sonralar uzun şiirlerindeki zamanını aşan sosyal-felsefi fikirlerini ilk defa bu şiirlerinde ifade etmiştir.

Fakat Nizami Gencevi dünya edebiyatı tarihine mesnevi şeklinde yazdığı 5 özgü eserden oluşan Hamse (Beşlik) yazarı olarak girmiştir. 1177 yılında bitirdiği Mahzen-ül Esrar (Sırlar Hazinesi) adlı ilk eseri şaire büyük ün getirmiştir. Eserlerinin birisi hariç diğerlerinin hepsini Türk Hükümdar ve Hanlarına takdim etmiştir. 2.Toğrul’un siparişiyle yazdığı Hüsrev ve Şirin eserini 1180 yılında bitirmiş ve Muhammed Cihan Pehlivan’a göndermiştir. Cihan Pehlivan’ın ölümünden sonra tahta çıkan Kızıl Arslan Gence civarında şairle görüşerek onun nasihatlerini dinlemiş, şaire bir köy hediye etmiştir. 1188 yılında Şirvan hükümdarı 1.Ahsitan şaire Leyla ve Mecnun konulu bir eser yazma siparişi etmiş. Nizami Gencevi bundan boyun kaçırmak istese de oğlunun tekidiyle kısa süre içinde Leyla ve Mecnun eserini yazdı. 1196 yılında Alaeddin Körpe Arslan’ın adına Yedi Güzel eserini, hayatının sonlarına doğru bütün görüşlerini yansıttığı İskendername (1203) eserini yazdı.

Nizami Gencevi eserleri Türk Dünyası, Kafkaslar, Yakın Doğu halkları (Fars, Tacik, Hint, Efkan, Kürt, Türkmen, Özbek, Kazak, Kırgız vs.) edebiyatını etkilemiş, dünya medeniyeti hazinesine girmiştir.

Nizami Gencevinin eserleri birçok dünya diline çevrilmiştir. Eserlerinin nüshaları birçok şehirlerin (Moskova, Petersburg, Bakü, Taşkent, Tebriz, Tahran, Kahire, İstanbul, Delhi, Londra, Paris vs.) ünlü kütüphane ve müzelerinde korunmaktadır.

O, 1209 yılında doğduğu Gence’de vefat etmiştir. Gence’de Nizami Gencevi’nin muazzam makberi yapılmıştır. 

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev`in imzaladığı kararname ile Nizami Gencevi`nin doğumunun 880. yıldönümü olması esas alınarak 2021 Azerbaycanda “Nizami Gencevi Yılı” ilan edilmiştir.

 

Rubailer

Kendin iyi bilirsin: edersem senden şikâyet,

Hangi hadde yetişir o şikâyet, ey afet!

İzin verseydi gönlüm, bu perde olmasaydı,

Neler yaptığını kılmaz mı hikayet?!

**

Adalet yeryüzünde zaferlerin tacıdır,

Zülüm dert ağaçtır, yalnız şerrin tacıdır.

Sahavet… perdesiyle her tür eybi gizletir,

Hoş tali, berhudardık – hünerlerin tacıdır.

**

Dertli açıp derdini her yetene söylemez.

Her yetene demekle sıkıntı candan silinmez.

Ne tuhaf gül açmış senin bağında, ey dost,

Itrı tutmuş alemi… rengi, adı bilinmez.

**

Kurban verelim bedeni fakr, fena yolunda.

Alevlenmek, kül olmak hoştur vefa yolunda.

Yürek bela okuna bırak hedef olsun, ne gam,

Yürek bu köşeye biz bu sevda yolunda!

**

Ey melek kızı melek, ey dür dane, ey bahar!

Hiç haberin oldu mu, bugün neyledi rüzigar:

Tuttu ak bileğinden, götürdü gök sahile,

Denize tana vurdu: – Dürü böyle doğarlar.

 

Gazel

Gam etme, gam ehlinin imdadına canan çatar

Dosta yardım, bet ayakta sevgili dosttan çatar

 

Kim saadet isterse, göz yummasın gök subhedek,

Uyursa – kördür, ak güne yalnız ayık insan çatar

 

Sen hümasın…. harmanı bırak kargalar eşsin, ne gam

Sen metinsin, umma… yalnız hastaya derman çatar

 

Ben kapıda bütün gece, kâh uykulu, kâh da uyak…

Yolcuyum, umduğum rızık kemik ya üstühan hani?

 

Nizami, sen ki bulmuşsun bundan aziz bir alemi

Yol almışsın o aleme, bes azugen falan hanı?





Azerbaycan Devlet Tercüme MerkeziEditör / Erkek / 12/4/2021