Destan-ı Gögercin “ yani Güvercin Destanı ile Ejderha Destânı ve Dâstân-ı Ömer İbni Hattâb on dördüncü yüzyıl şairlerinden Kirdeci Alî ’ye veya Müdâmî mahlaslı bir âşığa ait olduğu düşünülen bir destandır. Bu destanların Kirdeci Alî ’ye ait olduğu düşüncesi çok daha ağır basamaktadır. Kirdeci Alî ve eserleri üzerinde çalışmalar yapan, V. Mahir Kocatürk, M. Argunşah , Dr. Mahfuz ZARİÇ ve Halit Biltekin’e göre bu destanlar Kirdeci Ali’ye aittir. [1] [2] Fakat, Dr. Mahfuz ZARİÇ bu destanın Müdami adındaki Müdâmî mahlaslı bir âşığa da ait olabileceğinden söz etmektedir.[3]
Kirdeci Alî , Mevlana’nın ekmekçiliğini yapan 14 yy şairidir. Kirdeci Alî, Konya asıllı olan Mevlana' ve Ahmet Fakih ile tanışmış olduğu sanılan Yufkacılık ve ekmekçilik yapan bir Mevlevi ozanıdır. [4] Kirdeci Alî Kesik Baş Destanı adlı eserinin yanı sıra Güvercin Destanı ve Ejderha Destanı adında iki destan daha yazmıştır. Bu destanların ihtimal olarak bağlı olduğu hatta ekmeklerini yaptığı dergâhın şeyhinin emri üzerine yazıya geçirilmiş, hatta Mevlevilerin yaptıkları yaren cemlerinde - cem ayinlerinde - okunması için yazıya geçirilmiş olduğu düşünülmektedir.
Üç eserindeki dil özelliklerine de bakılırsa Kirdeci Ali’nin sadece yufkacılık veya ekmekçilik yapmadığı bir halk ozanı olduğu, ama saz çalmak şiir söylemekten ziyade muhtemelen iyi bir hikâye anlatıcısı olduğu, bu yüzden de şeyhlerinin anlattığı hikâyelerin yazıya geçirtmesinin istendiği düşünülebilir.
GÜVERCİN DESTANI MENSUR ÖZETİ
Güvercin Destanı’nı kimin yazdığını bir tarafa bırakırsak bu destan masal, halk hikâyesi, destan ve efsane türlerinin birçok özelliğini taşıyan bir anlatıdır. Bu destan tıpkı Kesik Baş Hikâyesinde de olduğu gibi canlı olarak anlatılan bir destanın yazıya geçmiş hali özelliği taşımaktadır. V. Mahir Kocatürk ve M. Argunşah ‘ın dikkat çektiği bu hususa göre aynı zamanda canlı olarak anlatılması için yazılmış hissi veren bir destandır. Güvercin Destanı hakkında bir inceleme yapan Dr. Mahfuz ZARİÇ’te bu hususa dikkat çekerek “bu destan okunacak bir öyküden ziyade dinleyicilere söylenecek ve dinleyenlerin de duygu larıyla iştirak edeceği türden bir sözlü icra metnidir.” [5]Demektedir. O halde Kirdeci Ali aynı zamanda iyi bir hikâye anlatıcısıdır ve yazdığı bu eserleri okunarak anlatılsın amacı ile yazmıştır.
Evvel Allah ad ını yâd idelüm
Söze Bismillah’ı bünyâd idelüm
Her i şikim (anuban) i şleyelüm
Mustafa’dan bir haber söyleyelüm
Bu sözi sana diyeydüm ey akil
Böyle bilmüşdür mu sâbihde nakil
Hikâye böyle bir girişle başlar.
Bir doğandan kaçan bir güvercin, Hz. Peygamber’e sığınır ve ondan yardım ister. Hz. Peygamber, o namazı kılmıştır, sahabesiyle oturmaktadır. Dile gelen güvercin, bakıma muhtaç üç yavrusu olduğunu; kaçmaktan mecalinin kalmadığını; kendisini üç gündür takip eden doğan tarafından avlanacak olursa yavrularının da açlıktan öleceklerini söyler.
Hz. Peygamber, güvercine yardım edeceğini, bin doğan bile gelse kendisini teslim etmeyeceğini söyler. Çünkü: “Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu teslim etmez.” Der.
Hz. Peygamber iyi bir niyet dile getirir. Fakat bir de takdirin olduğunu şefaatin bile ancak onun iznine tabi olduğunu söyler. Doğan yanlarına gelir. . Hz. Peygamber, ,hırkasının yenine sakladığı güvercini avlamaması için doğana rica eder, fakat doğan bu teklifi kabul etmez:
Doğan, Hz. Peygamber’e yavrularına bakmakla yükümlü olduğunu, güvercini bu amaçla avlamak istediğini ve bunun kendisine verilmiş bir hak olduğunu söyler. Doğan ilahî adalet istemekte dergâh-ı ilahîde Hz. Peygamber’den davacı olacağını söyler. Güvercinin üç yavrusuna karşılık kendisinin altı yavrusu bulunmaktadır ve aç yavrularıma bakmakla mükellefim demektedir.
Hz. Peygamber, güvercinin yerine kendisine bir koyun vermeyi teklif eder. Doğan ise bunu kabul etmez güvercin etinin apayrı bir lezzeti olduğunu ileri sürer.
Sonuçta Hz. Peygamber, kendi etinden kesip vermek koşuluyla doğanı razı eder. Hz. Peygamber bacağından bir parça et kesip doğana vermek ister. Fakat Tanrı’nın emriyle bıçak kesmez.
Hz. Peygamber, ; şefaat sözünü yerine getirip kendisine sığınan bir güvercini ve yavrularını kurtarabilmek için kendi canından bir parçayı doğana vermeye kalkışmış ama ancak yaratanın izni ile bıçak kesmemiştir.
Gözyaşları içinde iki melek, gelerek “ âlemlerin kendi yüzü suyu hürmetine yaratıldığını “ bu hadisenin İmtihanı dileyen, buyruk ve takdir sahibidir. Yüce Allah’ın imtihanı olduğun söyler.. Şefaat dileklerini ileten iki melek tekrar göğe yükselir:
İLGİLİ lİNKLER
KAYNAKÇA
- [1] Kirdeci Alî Kesik Baş Destanı, https://www.edebiyatvesanatakademisi.com/edebiyad/1811-
- [2] Mahir Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, Ank. 1970. Shf 142- 145
- [3] Zariç, Mahfuz, ''Güvercin Destanı- Destan-ı Gögercin'', Hece, Sayı 197, s.134-140, Ank. 2013
- [4] Kirdeci Alî Kesik Baş Destanı, https://www.edebiyatvesanatakademisi.com/edebiyad/1811-
- [5] Zariç, Mahfuz, ''Güvercin Destanı- Destan-ı Gögercin'', Hece, Sayı 197, s.134-140, Ank. 2013