COODARBEŞİM DESTANI ve ÖZETİ ( Kırgız Destanı ) Dr. Doğan Kaya

 
COODARBEŞİM  DESTANI  ve  ÖZETİ ( Kırgız Destanı )  Dr. Doğan Kaya
 
Dr. Doğan Kaya
Kırgız destanları içinde, atadan oğula ve nesilden nesile geçen örnekler vardır. Sözgelişi Manas, kahraman halkı düşmanlardan koruyup, halkın huzurunu korumaya gayret gösteren kahramanlığı oğlu Semetey, torunu Seytek ve sonraki torunları devam ettirmişlerdir. Diğer taraftan Kurmanbek’in oğlu Seyitbek, Bagışın oğlu Toltoy ve Er Töştük’ün oğlu Caadarbeşim destanları da aynı nitelikte destanlardır.
Destan, masalımsı unsurlar ihtiva etmekte, fantastik abartmalar ile doludur. Er-Töştük destanındaki kahraman Töştük’ün kara güçler ile olan savaşı Coodarbeşim destanında devam ettirilmiştir. Coodarbeşim, babası Er Töştük gibi baş edilmez güçlerle çarpışır, onları yener ve amacına ulaşır.
Coodarbeşim, kara güçlerin karşısında güçsüzdür ancak Coodarbeşim, zekası ve annesi Kenceke’nin öğütleri doğrultusunda ve atı Kılkara sayesinde Mulcuke, Boron, Kara-Dev ve Sarı-Dev gibi kara güçleri yenip Nurhan’ın kızı Nooperi’yi almasını bilmiştir. Er Töştük de atı Çalkuyruk’tan yardım görmüştür.
1968 yılında Sokuluk ilçesinde düzenlenen folklor gezisinde tespit edilen Mayrıkov Coldoş eşmetni, maalesef kayıptır. Prof. Dr. S. Zakirov, 1971 yılında yayınladığı “Coodarbeşim-Seyitbek” adlı destanların önsözünde Mayrıkov Coldoş’un yaratıcılığına ve onun tespit ettiği destana geniş ölçüde ilmi analiz yapmıştır.
Töştük-Coodarbeşim-Moldocaş birbirini tamamlayan üç destan halindedir. Bu durum Kırgız destanlarında sıkça karşımıza çıkar. Manas-Semetey-Seytek, Kurmanbek-Seyitbek-Şırdakbek bu neviden destanlardır.
Oruzbay Urmanbetov (manzum), Kalça Surançiv ve Turançiyev Katça’nın eşmetinlerinde destanının önemli olayları değiştirilmeden muhafaza edilmiştir. Çinli Kırgızlar arasında destancı Abdıkerim Asan’dan manzum bir metin tespit edilmiştir (1988). Kalça Surançiev’in Coodarbeşim eşmetni nesirdir, manzum kısımlara metnin aralarında bulunmaktadır. Destan masal şeklinde anlatılmıştır ve derleyiciler bunu korumuştur.
Destanın özeti şöyledir:
Çok eski zamanlarda Eleman adlı bir zengin ve onunda dokuz oğlu vardır. En küçüğünün adı Er Töştük’tür. O büyük bahadır olarak yetişip, yerin altındaki ve üstündeki dev ve melekler ile savaşır, onları kendine itaat ettirir. Er Töştük, Kebez-Too adlı yerdeki Kıpçakları yönetmektedir.
Koşu atı Çalkuyruk’un yardımı ile birkaç savaşta zafer kazanır sonra Agay Han’ın dokuzuncu kızı Kenceke ile evlenir. İhtiyarlayınca da yerine geçecek bir oğlu olmadığı için üzülmektedir.
Günlerden bir gün karısı hamile olur. Kenceke aş erme döneminde kaplan yüreğini ister. Kadının doğum sancısı dokuz gün sürer. Çocuk olağanüstü doğar. Çocuğun göbeği kendisinden kesili düşer, saçları gümüş rengindedir ve alnında beni vardır. Coodarbeşim adını verdikleri çocuğu dokuz yaşına kadar halktan saklayarak büyütürler. Dokuz yaşına basınca babası kendisi ile birlikte ava götürüp ona avın inceliklerini öğretir.
Birgün Kenceke rüya görür, Rüyasında bağlı bir kuş görür. Kuş, altın bağını koparıp, geriye dönmeden Doğu’ya doğru yol alır. Kuşa yolda yırtıcı kuş rastlar ve ikisi gagalaşıp ileriye doğru giderler. O sırada Kenceke uykusundan uyanır ve oğlu Coodarbeşim’i kötü günler beklediğini hisseder.
Öylece altı günden beri avda olan Coodarbeşim’i beklemeye başlar. Coodarbeşim, atı Kıltorko’nun üzerinde, elinde kılıç ve avladıkları geyik, maral, dağ keçisi, sayga ile orduya (yaşadıkları yere) gelir. Annesi çoktan beklediği oğlu ile görüşür ve susayan oğluna kımız sunar. Çok susayan oğlu yirmi kâse kımız içer ve annesine şöyle der: “Anne, iyice dinle beni. Biz babam ile avdayken o bana senin baban Agay Han’ın Kara- Köl’de yaşadığını, sen onun dokuzuncu kızı olduğunu anlattı. Çok uzaklarda altın kaynak varmış. Altın başlı Ak Arkar, her gün o kaynaktan su içermiş. Babam onun peşine düşmüş, ama onu bir türlü yakalayamamış. Çoyun Bahadır’ın ölümü, Ak Arkar’ın kanındaki yedi tane kıskaçta saklışmış. Babam Ak Arkar’ı yakalayıp, Çoyun Bahadır’ı öldürmüş, ama o bahadırın Bıytı adlı cariyeden doğurmuş oğlu Temir Bahadır’ı acıdığı için öldürmemiş. Benim Temir’i bulup öldürmem lazım. Onlar bizim büyük düşmanlarımızmış. Önceden Ak arkar’ı bulmam gerekir, çünkü Temir Bahadır’ın canı, Ak Arkar’ın içindeki sandıktaymış.” der.
Annesi, daha yaşının küçük olduğunu, gitmek için bir yıl daha beklemesi gerektiğini söylerse de ikna edemez. Coodarbeşim, gitmekte kararlıdır. O vakit annesi;
 “Tamam oğlum, yola çık, ama şimdi diyeceklerimi iyi dinle. Doğu’ya doğru yol alırsın, bir kaç ay geçtikten sonra Ara-Köl’de yaşayan, Kıpçak halkını yöneten babam Agay Han’a ulaşırsın. Ona selâmlarımızı ve esenlik içinde olduğumuzu söyle. Elaman’ın 99 yaşında öbür dünyaya gitti de. Aynı yaşa geldiğinde eşi Gülayım’ın da vefat ettiğini söyle. Deden Agay Han’dan Ak Arkar hakkında bilgi alıp, yoluna devam et. Yolda kalın ormanına rastlarsın, oralarda ejderha ve canavar çoktur, dikkatli ol. Buradaki torbada seni rahatlatacak ve sana güç verecek kavut var, onu yersin. Atın Kıltorko için hazırladığım otu da başına bir şey geldiğinde ona yedirirsin.” deyip dualarla yolcu eder.
Coodarbeşim yolda giderken annesinin dediği ormana rastlar. Ormanda Geyik, deve, yabani inek, keçi, yabani keçi, maral, saygak, ceylan, gergedan, karaca, tilki, kurt ve çeşitli kuşlar gibi her türden hayvan görür. Bir geyik yakalayıp onunla karnını doyurur. Birkaç gün uyuduktan sonra yoluna devam eder. Giderken alnında tek gözü olan, bakır burunlu, kanadı olmayan cadıya rastlar. Onunla çarpışır ve sonunda cadıyı yener. Yoluna devam eder. Yolda kırk eşkıyaya rastlar. Coodarbeşim onlarla da savaşıp kırk eşkıyayı mağlup eder.
Bir kaç ay yine yoluna devam eder ve yolda üç çobana rastlar. Çobanlar Coodarbeşim’den korkarlar. Coodarbeşim onlara, dedesi Agay Han halkının nerede olduğunu sorar. Onlar da Agay Han’ın çobanı olduklarını söyleyip Coodarbeşim’i Han’a götürürler. Dedesi torununu görünce çok sevinir ve dokuz gün eğlence düzenler. Eğlenceden sonra, onunla ava çıkar. Avda iken Coodarbeşim geliş sebebini anlatır. Dedesi bir kaç gün daha dinlenip yoluna etmesini ister ve Ak Arkar hakkında bilgi verir. Yolcu ederken Coodarbeşim’e Cezilik adında yedi ayaklı yüğrük birat ve kılıç verir.
Coodarbeşim, yolda giderken atı Kıltorko, aniden konuşmaya başlar: “Ey Coodarbeşim! İki gün sonra Ağaça Han’ın halkına rastlarız, ancak o Ağaça Han’ı Cayan’ın oğlu Canaalı öldürmüş ve halkını köle edip kızı Aksaamay ile evlenmiş. Oysa Aksaamay rüyasında seni görüp âşık olmuş. Aksaamay, senin gelip halkını kurtarmasını beklemekte ve seninle evlenmeyi umut etmekte. Önünde zor günler seni bekliyor, hazır ol.” der.
Coodarbeşim, iki gün sonra Canaalı’nın şehrine gelir. Orada Canaalı ile savaşır ve galip gelir. Aksaamay ile evlenir. Halkı da işkenceden kurtarır. Bir süre orada kalır sonra Aksaamay’a olup biteni anlatır. Bir gün Aksaamay rüyasında Coodarbeşim’in uzak yolculuğa çıktığını görür. O zaman Coodarbeşim niçin yola çıktığını hatırlar ve tekrar yola çıkar.
Bir gün ormanda yedi arkarın (maralın) pınardan su içtiklerini görür. İyice baktığında bir tanesinin çok değişik ve altın başlı Ak Arkar olduğunu fark eder. Hemen peşine düşer. Birkaç gün kovaladıktan sonra onu yakalamayı başarır ve derhal Ak Arkar’ın başını keser. Göğsünü yarınca içinden küçücük bir sandık çıkar. O sandıkta düşmanı Temir Bahadır’ın eceli vardır.
Coodarbeşim, yine yoluna devam eder yolda karşısına bir kalın ormanı çıkar. Ormanda altmış ayrı Ak Karal görür. Onların içinden en güzelinin, en büyüğünün peşine düşer. Maral oradan kaçıp İt-Ölbös ormanına gelir. Coodarbeşim de inatla onun peşini bırakmaz. Sonunda maral ecelden kurtulamayacağını hissedince Bahadır’a “Beni öldürme. Öldürürsen eşimin bedduasını alırsın.” der. Ama Coodarbeşim, onu dinlemez ve öldürüp boynuzunu dağa asar. Etini kurutup torbasına koyar ve yoluna devam eder.
Coodarbeşim yolda öldürdüğü maralın eşi Ak Cökö’yö rastlar. Ak Cökö ona seslenir ve “Eyyiğit! Niçin yalvarmasına rağmen eşimi öldürdün. Sen de altı yıl boyunca karın Aksaamay’ı,dokuz yıl boyunca da annen Kenceke’yi göremeyesin.” der ve kaybolur.
Coodarbeşim, bir de bakar ki dağda atı ile birlikte yalnız kalmış.  Bu sırada atı yine dile gelir. “Ben seni farkında olmadan melekler şehrine götürmüşüm, üç gün sonra orada oluruz. Sen şimdi beni iyi dinle, orada Nur meleğin Nurperi adlı kızı seni bekliyor, çünkü onunla beşik kertmeniz var. Gidip onunla evlen ve biraz da dinlen.” der.
Aradan üç gün geçer, Coodarbeşim Nurperi’nin şehrine gelir. Nurperi ile tanışıp evlenir. Nurperi, Coodarbeşim’e;
“Babamın Altın Şehir ve Gümüş Şehir diye iki şehri vardır. Altın şehirde altın minare, Gümüş Şehir’de gümüş minare vardır. Annemin adı ise Aksono, erkek kardeşim de Akbilek, kız kardeşimin adı da Akperi.” diye ailesi ve şehri hakkında bilgi verir. Şehre yaklaştıklarında kız kardeşi Akperi, kırk kız ile bunları karşılar. Her ikisi de yorgun olduğu için Akperi, bir büyü yaparak anında onları saraya ulaştırır. Babası Nur Han, Coodarbeşim ile tanışır Nur Han Coodarbeşim’den babaları ve halkı hakkında bilgiler alır ve onu sever. Kırk gün düğün yaptırır.
Düğün bittikten sonra Akbilek eniştesi Coodarbeşim’i denemek ister ve dokuz kaplan, dokuz ayı, dokuz kurt yakalayıp şehre getirmesini ister. Coodarbeşim ormandan hepsini yakalayıp şehre getirir. O zaman Akbilek ve Nur halkı onun kahraman olduğuna gerçekten inanır. Akbilek der ki: “Enişte biz seni kahraman olduğuna inandık, şimdi ise bu ayı, kaplan ve kurtları nereden getirdiysen oraya götür, çünkü sen bu şehirden ayrılınca bunlar bize saldırırlar.” der. Coodarbeşim onların dediklerini yapar.
Birkaç gün sonra Coodarbeşim, Nurperi ile kendi şehrine dönmek ister o zaman Nur Han onlara altın, gümüş verir ve yanlarına Asmayıl ile Osmayıl adında iki yiğit katar. Ancak bu iki yiğit Nurperi’ye âşıktırlar. Şehirden uzaklaşınca hile yapmayı düşünürler. Bir müddet gittikten sonra dinlenmek isterler. Asmayıl ile Osmayıl hasta olmuş gibi davranıp halsiz bir şekilde yerde yatarlar.
Nurperi’ye derler ki: “Bu ormanda önceden de kırk yiğitle beraber zehirlenip altı ay boyunca ayağa kalkamamıştık. O zaman Nur Han, bizi Gülgaakı çiçeğini bulup, onun kokusu ile tedavi etmişti, o çiçek de çok uzakta yani İt-İçpez taraftaki Ala-Kol adlı yerde imiş. Biz bu hastalığa dayanamayıp da vefat edersek, kuşlara yem olmayalım, bizi defin edip sonra yolunuza devam edin.” diye ikisi de ağlarlar. Nurperi bunları duyunca kocası Coodarbeşim’i Gülgaakı adlı çiçeği bulması için Ala-Kol’a gönderir.
Bir ay geçtikten sonra Coodarbeşim, Ak sakallı birine rastlar ve ondan bu şehir ve Gülgaakı çiçeği hakkında bilgi sorar. Adam kendini tanıtır. Kuyun Maamıt’ın oğlu Kuyun Celden’dir. Birlikte Gülgaakı çiçeğini bulurlar. Geri dönerken yolda o şehrin bahadırı dev Karaçok’a rastlarlar. Karaçok adlı dev, şehrine izinsiz girip Gülgaaki çiçeğini koparan Coodarbeşim’e çok kızar ve onun Er Töştük’ün oğlu Coodarbeşim olduğunu öğrenir. Aslında onunla savaşmak için yıllardır bekliyordur. Karaçok Dev’in yanında altmış dev daha vardır. Savaş başlar. Coodarbeşim altmış devi öldürür. Sonunda Karaçok kalır. Coodarbeşim yalvarlarına rağmen Karaçok Dev’i de öldürür.
O sırada atı Kıltorko’nun da ayağı kırılır. Coodarbeşim, annesi verdiği kuş kanadını yakar. O anda önünde simuk kuşu peyda oluverir. Bu, aslında babası Er Töştük’ün arkadaşdır. Coodarbeşim ona Er Töştük’ün oğlu olduğunu söyleyince kuş; “Buyur efendim, ne istersin.” der. Coodarbeşim de durumunu anlatır. O zaman simuk kuşu atı, Coodarbeşim’le birlikte yutar ve az sonra kusar. Atı da kendisi de öncekisinden daha sağlam ve kuvvetli olurlar. Coodarbeşim kuşa teşekkür edip, Nurperi’ye döner.
Nurperi çiçek ile dönen kocasını görünce çok sevinir ve bunların hepsi Asmayıl ile Osmayıl’ın hilesi olduğunu anlatır, onların gerçekten de hasta olmadığını Coodarbeşim’i yok edip, kendisi ile evlenmek istediklerini anlatır ve kendisini tarafından zehirlenerek öldürüldüklerini ekler. Coodarbeşim Nurperi’yi alıp birinci karısı Aksaamay’ın şehrine doğru yol alır. Uzun yolculuktan sonra şehre vasıl olurlar. Aksaamay, Coodarbeşim’in yanında bir güzel görünce canı sıkılır. Coodarbeşim zor durumda kalır. O vakit Nurperi şöyle der: “Beşik kertme geleneğine uyarak senin kocan ile evlendim abla, günahımı affet. Beni kendi kardeşin gibi kabul et, tüm dediklerini yapan cariyen olayım.” der. Aksaamay, Nurperi’yi anlayışla karşılar ve ona sarılır. Aksaamay büyük bir eğlence tertipler.
Birkaç gün sonra Coodarbeşim anne babasını hatırlar ve iki karısı ile yurduna dönmek ister. O zaman arkadaşı Celden: “Önce ben gidip şehrinin, halkının durumundan haber alıp geleyim. O vakte kadar beni bekle.” der ve uçup gider. İki yıl geçtikten sonra Celden, Aksaamay’ın şehrine döner ve Coodarbeşim’e kötü haber söyler: “Er Töştük’ün halkını Temir Bahadır basmış, babanı da altmış metre derinlikteki zindana atmış, kırk bir güzel seçip evlenmiş. Bahadırların başını kılıçtan geçirmiş, halkını köle yapmış, zavallı annen ise dağa kaçıp kurtulmuş.” der. Bunları duyan Coodarbeşim hemen atlanır ve şehrine gelir. Yedi yüz dev ile şehri işgal eden Temir Bahadır’a rastlar. Yedi yüz devin iki yüzünü Er Töştük önceden öldürmüştür. Savaş başlar.
Coodarbeşim kalan beş yüz devi öldürür, sonra Temir Bahadır ile kırk gün savaşır onu bir türlü yenemez. Nihayet Ak Arkar’ın içinden aldığı sandığı hatırlar ve cebinden sandığı çıkarıp içindeki kıskacın başını kırmaya başlar. O an Temir Bahadır ölür. Böylelikle Coodarbeşim halkını ve anne babasını onların elinden kurtarır. Karısı Aksaamay ile Nurperi’i anne babasıyla tanıştırır ve sonra düğün yapar. Bir yıl sonra Aksaamay Colooçu adlı altın kâküllü çocuk, Nurperi ise Cortuulçu adlı gümüş kâküllü çocuk doğurur.
Çok uzun ömür süren Coodarbeşim, halkını adaletle yönetir.
Dr. Doğan Kaya
 
Dr. Doğan KAYA, KIRGIZ DESTANLARI, SALKIMSÖĞÜT Yayınları: I. Baskı Ankara 2015
 





EsaAdmin / Erkek / 8/24/2016