CİMCİME SULTAN DESTANI MANZUM VE NESİR VARYANTLARI
14.yy’ da Halka Müslümanlığı öğretmek amaçlı çok sayıda dini destan oluştuğu, bu destanları şeyhlerin, dervişlerin, şeyyadların ve meddahların halka anlatarak Müslümanlığı misyonerliğine hizmet eden destanlar oldukları anlaşılmaktadır.
Bu destanların kısa olmaları, manzum olmaları, mesnevi tarzında kaleme alınmaları genellikle beş on tanesinin, bir yazma nüsha içinde olduğu, birçoğunun Falilatün failatün failün kalıbıyla yazılmış oldukları dikkat çeker.[1]
Bu destanların hemen hepsinin ortak bir amacı vardır. Bu amaç henüz Müslüman olmamışlara Müslümanlığı öğretmek, yeni olmuşlara sevdirmek ve İslamiyet’i öğrenmelerine yardımcı olmaktır. “Bu eserler Anadolu’nun Türkleşmesinde ve İslamlaşmasında fetihlerden sonra etkili olan önemli unsurlardan biridir. Bu eserler, Anadolu’nun Türkleşmesinin ve İslamlaşmasın kalıcı olmasında önemli hizmetlerde bulunmuşlardır. Başlangıçta Kur’an ve surelerin çeviri ve tefsiri ile başlayan hizmet, daha sonra dinî, tasavvufî ve ahlakî manzum eserlerle devam etmiştir. Bu manzum eserlerin en çok görüldüğü dönemlerden biri XIV. yüzyıldır. “[2]
14.yüzyılda Hüsam Kâtib tarafından yazılmış olan Dâsitân-ı Cümcüme Sultan adlıdestan da bu tip destanlardan biridir. Bu destan Hüsam Kâtip, tarafından Feridüddin Attâr’ın eserinden iktibas edilen dinî-didaktik mahiyette küçük bir manzumedir.[3] Devrin diğer Manzum dini destanları gibi İslamiyet’i yaymak amaçlıdır. “ Hikâyede Hz. İsa’nın yol üzerinde bir kuru kafa ile karşılaşması ve kuru kafayı diriltmesi konu edilmiştir. Kuru kafanın cehennemde başından geçen olayların anlatıldığı bölümler fantastik bir düzlemde ele alınmış olmakla birlikte; insanlara cehennem ahvalinden haberler verilmek suretiyle metin didaktik bir özellik kazanmıştır.”
Bu eserin Türk edebiyatındaki ilk örneği Hüsam Katip ( Cümcüme-name ) tarafından Kıpçak- Altınordu sahasında yazılmış eserdir. Bu eser İranlı Şair Ferididdün Attar tarafından yazılmış olan özgün eserin bir tercümesidir. Fakat Hüsam Kâtib’in eserini Attar’dan tercüme ederken eserine kendinden çok şey kattığı Attar’ın eserini birebir tercüme etmediği de kabul edilmektedir.[4]
Eserin özgün ismi Dastân-ı Cümcüme Sultan’dır. Cümcüme-name 1368 veya 1376 yılları arasında telif edilmiştir. Manzum bir eser olarak yazılan eser Attar’ın özgün eserinden daha da genişletilmiştir. Eser de Hz. İsa ile Kesikbaş arasında geçen olaylar, cehennem tasvirleri, hikâye edilmektedir. Sultanları ve sarayları tasvir eden Hüsam Kâtip cehennem azaplarını göz önüne getirerek Sultanları cehennem azabıyla korkutmakta, acımasız idarecilerin, zulüm yapanların, zalim hükümdarların cehennem azabıyla yanacaklarını belirtmektedir.[5]
Hüsam Kâtip mesnevi çevirisine kendinden de çok şey katmış esrini dini motiflerle de süslemiştir. Bu manzum destan halk arasında oldukça sevilmiş, Azeri ve Osmanlı sahalarında da bu destanın manzum ve mensur varyantları ile şekilleri oluşmuştur. Bu destan Kirdeci Alî ‘nin Kesik Baş Destanı gibi benzeri destanların ortaya çıkmasına da zemin hazırlamıştır.
Eserin çok sevildiği çok sayıda yazma nüshalarının bulunmuş olmasından bellidir. Eserin yazma nüshalarının tarihlerine bakıldığında eserin yazılış tarihi, Miladî 1368-69 (Hicriî770) veya 1375-76 (777) tarihlerinde yazılmış olabileceği ortaya çıkmaktadır.[6] Bu bakımdan araştırmacılar eserin yazılış tarihini 1375-1376 yılları olarak göstermektedirler.[7]
Eser ilk olarak 1881 yılında Kazan’da basılmış, daha sonra defalarca yeni baskıları yapılmıştır. Kazan’da Hikâyet-i Cümcüme Sultan fi Nübuvvet-i İlyas Aleyhisselâm adıyla 1889’da basılan eserin, 1548-1549’da Osmanlı Türkçesine de çevrilmiş, eser Osmanlı sahasında “Kesik Baş Kitabı” adıyla şöhret yapmıştır. (Temir, Ahmet, age., s. 708.) Fakat Kesik Baş Hikayesi’nin orijini hakkında farklı görüşlerin olduğunu da burada ifade etmemiz gerekir.[8]
Bu hikâye Kıpçak sahasında ve manzum olarak oluştuğu gibi Anadolu sahasında ve halk edebiyatına geçmiş mensur örnekleri de vardır. Cümcüme-name hikâyesinin tespit edilebilen tek mensur örneği “Hazâ Kitâb-ı Cümcüme-i Mübârek’tir.” Bu metin, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Kütüphanesinde 1505 arşiv numaralı yazmanın 1b-8b varakları arasında yer almaktadır. 1505/1 arşiv numarası ile kayıtlı olan metin, İsa Peygamber ile Cümcüme adlı bir padişah arasında geçen çürümüş kemiğin dirilmesi olayından mürekkeptir.[9]
HİKÂYENİN ÖZETİ[10]
Hz İsa yolda giderken bir kuru kafaya rast gelir. Hz İsa yalvararak bu kafanın kendi hikâyesini anlatmasını ister. Duası kabul edilir ve kuru kafa hikâyesini anlatmaya başlar. Bir zamanlar bir devlete sultan olduğunu on iki bin kulunun olduğunu İsmin de Cimcime Sultan olduğunu söyler. Hz. İsa Cimcime Sultan’ın nasıl öldüğünü dünya ve ahret hayatında neler yaptığını merak eder.
Bunun üzerine Cimcime Sultan kabirde azap çektiğini melekler tarafından sütunlarla dövüldüğünü, bin cehenneme girip çıktıktan sonra buraya ve bu yollar üstüne atıldığını, bin yıldır da bu yolun üzerinde oraya buraya sürüklendiğini anlatır.
Hz İsa bu feci azaplara neden uğradığını dünyevi hayatında nasıl günahlar işlediğini sorar. Cümcüme-name ise dünyevi hayatında putperest olduğunu ve kullarına azaplar çektirdiğini anlatır. Daha sonra Kurukafa HZ. İsa’ya sen benimle nasıl konuşabiliyorsun diye sorar. Hz İsa’da Allah’ın elçisi olduğunu söyler. Bu defa da Kurukafa Hz İsa’dan dünya hayatına dönmek için Allah’a yalvarmasını rica eder. Bu sayede Allah’ın dinine dönecek, dünya hayatında ibadetle meşgul olacak ahret azabından da kurtulacaktır. Allah’ın Birliğine ve Hz İsa’nın da onun peygamberi olduğuna da inanacaktır.
Ölüleri diriltebilen Hz İsa Allah’a yalvararak Cimcime Sultan’ın dünyaya yeniden gelmesi için yalvarır. Duası kabul olur. Cimcime Sultan yeniden Dünya’ya gelir Gelir gelmez de şahadet eder, parmağını kaldırarak imana gelir. Kırk sekiz yıl din yolunda yaşadıktan sonra da ölür.
CÜMCÜME SULTAN’ DAN ALINTILAR
İy “cehan bakidir” tigenler kani?
İşitin dünya işin, bilin ani;
Çün bu galem gakibet yuk buliser,
Mundagılar hiç baki kalmayiser.
Bu işaretler ki hud bizge yiter:
Ne kim bardır mehlüket mundin kiter.
Kürgil anlamı, kim evvel kiçtiler,
Hem yaman, hem yahşi barca küçtiler.
Kani munça miri nebiler ve şahlar?
Ul bina kılıngan ulug dergahlar.
CÜMCÜME SULTAN
(Kısaltılarak alındı)
Ey, “Dünya bakidir”, diyenler hani?
İşitin dünya işini, bilin onu;
Çünkü bu âlem sonunda yok olacak
Buradakiler hiç baki kalmayacak.
Bu işaretler bile bize yeter:
Ne kadar yaratılmış varsa, buradan gider.
Bak onlar, onlar ki evvelce geçtiler
Hem kötü, hem iyi, hepsi göçtüler.
Hani bunca, binlerce nebi ve padişahlar?
O yapılan ulu saraylar, dergâhlar?
İLGİLİ linkler
KAYNAKÇA
- [1] Şahamettin Kuzucular, 14 Yy. da Oluşan Manzum Dini Destanlar, https://www.edebiyatvesanatakademisi.com/
- [2] Halit BİLTEKİN , KİRDECİ ALİ VE DÂSTÂN-I ‘ÖMER İBNİ HATTÂB ADLI KÜÇÜK MESNEVİSİ, Turkish Studies - r Turkic Volume 8/1 Winter 2013, p.1061-1069, ANKARA-TURKEY
- [3] Özkan DAŞDEMİR, DÜZYAZI ŞEKLİNDE YENİDEN YAZILAN ANONİM BİR CÜMCÜME HİKÂYESİ, TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ•387
- [4] https://edebiyatvesanatakademisi.com/islami-donem-edebiyat-sahalari/husam-katip-cumcume-name-harezm-kipcak-s-sahasi/1149
- [5] Köprülüzade M. F.Tatar Edebiyatı Tarihi. I. tom, Kazan, 1984, s. 231-146;, Türk Edebiyatı Tarihi. I. cilt., s. 337
- [6] https://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/12188,husamkatippdf.pdf?0
- [7] https://edebiyatvesanatakademisi.com/islami-donem-edebiyat-sahalari/husam-katip-cumcume-name-harezm-kipcak-s-sahasi/1149
- [8] Kirdeci Alî Kesik Baş Destanı, https://www.edebiyatvesanatakademisi.com/edebiyad/1811
- [9] Özkan DAŞDEMİR, DÜZYAZI ŞEKLİNDE YENİDEN YAZILAN ANONİM BİR CÜMCÜME HİKÂYESİ, TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ•387
- [10] Mahir Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, Sank. 1970, shf 157