Muhammed ve Işkname- Ferruh ile Hümâ- Mesnevisi ( 15. Yy )
Işkname adı dışında hayatı hakkında hiçbir bilginin bulunamadığı Muhammed adlı (XIV-XV. yüzyıl) bir şairin yazmış olduğu tarafından yazılmış olan Numan Şah’ın oğlu Ferruh ile Hümayun Şah’ın kızı Hüma arasındaki aşkı konu edinen mesnevi tarzında yazılmış bir aşk hikâyesidir.
Muhammedin hayatı hakkında devrin kaynakları bir bilgi vermemişler ama Ömer b. Mezîd’in Mecmûatü’n-nezâir’inde (telifi 1436) üç (s. 61, 105, 167-168) ve Eğridirli Hacı Kemal’in Câmiu’n-nezâir’inde (telifi 1512) de ışkname adlı bir mesneviden sözedilmiştir. Köprülü ve Öztelli bu Işknamelerdeki gazellerden yola çıkarak sözü edilen Işknamelerin Muhammede ait olduğu kanaatine varmışlardır. [1]
Devrin kaynakları Işkname’nin yazarı Muhammed hakkında hiçbir bilgi vermemiştir. Yazar Işkname’nin mukadimesinde “kitabın yazılış sebebinden, hayatın geçiciliğinden, dünyaya güvenmenin doğru olmadığından bahsederek sözü kendine getirip hayatını istediği gibi sürdüremediğinden şikâyet eder. Kâbe hasretinin içini yaktığını, gönlüne sefer arzusu düştüğünü ve hacca gitmek niyetiyle yola çıktığını anlatır.”[2] Muhammed bu eserini “hayli yorucu ve sıkıntılı geçen” Mısır yolculuğundan sonra gittiği Mısır’da iken yazmaya başlamış, “ Çok basit bir Kıpçak veya Tatar Türkçesi ile yazılmış bir eserden faydalanarak nazma geçirdiğini” ifade eder.
Muhammed “ Mısır’da başladığı eserini Anadolu’ya döndükten sonra 10 Rebîülâhir 800 de (31 Aralık 1397) tamamlar (vr. 327a) ve o sırada Sivas’ta valilik yapan Yıldırım Bayezid’in büyük oğlu “ ve Timur’un Sivas’ı kuşattığı sırada 1401 şehit düşen Emîr Süleyman’a takdim etmiştir.
Eserin dibaçesinden çıkarılan bu bilgilerden sonra şairin Sivaslıolması kuvvetle muhtemeldir. Veya Emir Süleyman’ın muhiplerinden olan veya Emir Süleymana tabi olan şairlerden birisi olmalıdır.
Işknameler ve Kökeni Hakkında
Edebiyatımızda Işkname adlı birçok mesnevi vardır. Bunlardan birini 15 yy divan şair olan Ferişteoğlu Abdülmecid yazmıştır. Fakat Ferişteoğlu Abdülmecid’in yazmış olduğu eserin konusu ile Muhammed’in eserinin konusu hakkında hiçbir benzerlik yoktur. Feriteoğlu’nu Işknamesi Fazlullah’ın İlmi Cavidan adlı eserinin bir tercümesidir.[3] B u iki eserin arasındaki tek benzerlik adlarının Işkname olmasından kaynaklanır. Muhammedin eserinden başka divan edebiyatının son hamse sahibi olan Subhîzâde Feyzî’ye ait olan Işkname adında bir eser daha vardır.
Işkname adlı mesnevinin kökeni ve konusu Hint ve Fars edebiyatına dayanır. Işkname adlı ilk eserlerden ilkini Hindistanlı sûfî ve âlim ve şair Hamîdüddîn Muhammed b. Atâ Kadî Nâgevrî (ö. 643/1246) tarafından yazılmıştır. [4] Hintli Şair Hasan Dihlevi’nin de( Emîr Necmüddîn Hasen b. Alâ es-Sicz- ö. 737/1337 ) Işkname adlı bir mesnevisi [5]vardır. Atâ Kadî Nâgevrî’nin ve Hasan Dihlevi’nin yazmış oldukları bu eser Fars edebiyatına da telif ve tercüme olarak girmiş, Türk şairleri de Fars ve Hint edebiyatında yazılmış bu eserlerden esinlenerek bu konudaki mesnevileri yazmışlardır.
Türk edebiyatındaki Işkname adlı eserlerde İran edebiyatında yazılmış olan Işname adındaki mesnevilerin ya tercümeleri yada bu eserlerden hareketle adapte edilmiş veya telif hale getirilmiş eserlerdir.
Işknamenin Nüshası
Muhammed’in yazdığı Işknâme’nin bilinen tek nüshası Paris Bibliothèque Nationale’de (Suppl., Turc, nr. 604) Bulunmaktadır.
Işkname Hakkında Yapılan Çalışmalar
Muhammed’in yazdığı Işknâme adlı eserden ilk söz edenlerden birisi de Vasfi Mahir’dir. Bu eser hakkında Sedit Yüksel bir çalışma yapmış “ Işkname- İnceleme-Metin AÜ. DTCF- Ankara 1965. Andreas Tietze ise Sedit Yüksel’in bu çalışmasından faydalanarak eseri içinden seçtiği beyitlerle özetlemiş ve Türk dilinin tarihi açısından değerlendirmiştir (Der Orient Forschung, s. 660-685).[6]
Muhammed’in Işknamesi ve Özeti
Muhammed’in yazdığı Işkname adlı eser kaynağını Fars edebiyatından almış fakat Muhammed bu eserini, Tatar veya Kıpçak Türkçesine yapılmış nesir bir çeviriden esinlernerek nazma çevirmiş dolayısı ile konusu özgün olmasa bile özgün bir mesnevi olarak tercüme etme yoluna gitmeden yeni bir telif eser meydana getirmiştir. [7]
Eser kalsik mesnevi tertibinde üç adet tevhidle başlar; iki na‘t ve Hulefâ-yi Râşidîn’in methiyesinden sonra yaratılışın hikmeti, insanoğlunun kusurları ve aczi, vefasız dünyanın durumu ve kötü işlerden duyulan pişmanlık gibi konularına değinir. Dibaceden sonra ise Emîr Süleyman Çelebi ve Vezir Hamza Bey’e methiyeler yer alır. Aruzun “mefâîlün mefâîlün feûlün” kalıbıyla yazılan eserde değişik vezinlerde “otuz gazel de yer alır ve eser toplamda 8702 beyitten oluşmaktadır.”[8]
Eser Türk halk hikâyelerinde görülen rüyada âşık olma motifinin görüldüğü ilk eserlerden mesnevilerden birisidir. Asıl aşk hikayelerimizin temel özelliklerinden birisi olan rüyada aşık olma, bade içme, uyanır uyanmaz saz çalma yeteneğinin ve şiir söyleme kabiliyetine sahip olma motiflerinin kökeni muhtemelen bu eserden ortaya çıkmış olmalıdır. Nitekim iki genç aşık arasındaki aşkın develetler arası bir mücadeleye dönüşmesi konusu Eşref Bey Hikayesi gibi halk hikayelerimizde de bulunmaktadır. ( bkz Eşref Bey Hikayesi Varyantları ve Özetleri)
Işknamenin Özeti
Hozan Hükümdarı Nûman Şah’ın oğlu Ferruh ile Hıtay Hükümdarı Hümâyun Şah’ın kızı Hümâ arasında geçen aşk macerası eserin konusudur. Humayun Şah, Allah’tan tahtını bırakacak bir oğul ister ama doğan çocuğu bir kızdır. Humayun Şah kızına Huma adını verir ve Huma erkek gibi büyür. Hümâ erkek kılığında tahta oturmuş ve ülkeyi de yönetmeye başlamıştır. Numan Şah’ın oğlu Ferruh ise yiğit bir şehzadedir. Huma ile Ferruh birbirlerini rüyada görüp âşık olur. Ferruh sevgilisine kavuşmak için mücadeleye başlar. Fakat bu aşk öyküsüne başka ülkelerin padişah ve şehzadeleri de karışır. Hindistan Padişahı Erdeşîr’in oğlu Şehlâ ile Keşmir Şahı Rây-ı A‘zam ve başka şehzade ve padişahlar da Hümâ’ya âşık olmuşlardır. Bu yüzden Ferruh’un Hüma’ya kavuşması çetrefilli bir hal alır.
Üstelik Ferruh’un yardımcısı Hürrem’de sevgilisi Dilgüşâ ile çok çeşitli aşk maceralarına girmiştir. Böylece hikâyedeki padişah, şehzade, vezir, arkadaş, arkadaş sevgilisi ve diğer kahramanlar denizde ve karada başlarından geçen çeşitli olaylarla hikâyeyi zenginleştirmektedir.
Huma’ya erişme mücadelesi devletlerarası sorunlara yol açmıştır. Savaşlar bitmez tükenmez mücadelerden sonra Ferruh ile Huma birbirlerine kavuşup muratlarına ererler.
Eser içerdiği motif, olay, konu ve macera zenginliğine rağmen “edebî açıdan başarılı olduğu söylenemez. Bununla birlikte Eski Türkiye Türkçesi’nin dil malzemesini yansıtması açısından önem taşımaktadır.”[9]
KAYNAKÇA
- [1] Muhammet Yelten, IŞKNÂME , DİA, cilt: 19; sayfa: 215
- [2] Muhammet Yelten, IŞKNÂME , DİA, cilt: 19; sayfa: 215
- [3] Ferişteoğlu Abdülmecid ( 15. yy ) Hayatı Eserleri https://www.edebiyadvesanatakademisi.com/
- [4] Ethem Cebecioğlu, HAMÎDÜDDİN NÂGEVRÎ, DİA, cilt: 15; sayfa: 479
- [5] Rıza Kurtuluş , HASAN DİHLEVÎ, DİA, cilt: 16; sayfa: 316
- [6] Muhammet Yelten, IŞKNÂME , DİA, cilt: 19; sayfa: 215
- [7] Vasfi Mahir Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, MEB- Ank. 1970, s. 138
- [8] Muhammet Yelten, IŞKNÂME , DİA, cilt: 19; sayfa: 215
- [9] Muhammet Yelten, IŞKNÂME , DİA, cilt: 19; sayfa: 215
KAYNAKÇA / İLGİLİ LİNKLER
1
Hüma kuşu, yücelerden seslenir,2
Huma Kuşu Yere Düştü Ölmedi3
Kahramanı Huma Olan Mesneviler.4
Mesnevi Nazım Türü Bütün Özellikleri ve Örnekler5
Hamse Sahibi Şairler ve Eserleri6
Abdi (16. yy) Hayatı ve Mesnevileri7
Hüma Edebiyatta Humâ Umay Hümây Kuşu8
Hamse Nedir Hamseli Şairler ve Hamseleri( Beş Mesnevi )