ESKİCİ DÜKKÂNI ASTARI YÜZÜ
Kitabın basılmasını sadece ben değil, beni tanıyan bir çok arkadaşım da bekledi. Dükkâna her gelişlerinde sordular. Dosyanın hazırlanması, kapak düzeninin değişme süreci, son düzeltmeler, tanıtım yazıları... Bugün de sordu bir arkadaş. "Çıktı" dedim. "Nerede, geldi mi?" dedi. Çıktı da ben gidip alamadım, artık yazın memlekete gittiğimde alırım dedim.
-Bir çocuğun oldu, onu daha görmedin öyle mi? Dedi.
Konuya böyle bakınca benim de içim cız etti. Doğru ya bir çocuğum oldu, ben daha görmedim. Arkadaşım, nasıl arkadaşsa devam etti;
- Farz et ki memlekete giderken kaza yaptınız, belki deprem oldu, birdenbire öldünüz, ya da benzer bir şey geldi başınıza Allah korusun. Çocuğunu görmeden mi öleceksin? Tövbe estağfurulah...
Ay ne diyor bu kadın böyle... Ne var canım içinde ne yazdığını biliyorum ki zaten...
Telefonu çıkardı, internete girdi.
-tikla24.de sitesinde satılıyormuş, dedi.
Sipariş verdi.
-Kargom gelince uğrar, imzalatırım, dedi.
-Satış Almanya'da, İsviçre'den istedin. Sadece posta değil, gümrük vergisi de ödeyeceksin. Astarı yüzünden pahalı çıkacak, dedim.
-Değmez mi? O kadar emek verdin, bir an önce alıp okuyalım, dedi.
Bazıları hayat enerjimizi bitiriyorsa ve buna rağmen ölmüyorsak sanırım enerjiyi gelip yerine koyan güzel insanların varlığından... O gidince siteye ben de girdim. Baktım kitap 10 euro, posta ve gümrük ücreti 15 euroymuş.
Astarın mı, yüzün mü, arkadaşlık hatırının mı değeri daha yüksek? Biraz düşüneyim... 🙄🥺❤