Bu eser 15-10-2014 tarihinde günün yazısı seçilmiştir
MAARİFET TOPLUM VE İNSAN
İslam uygarlığı ile zenaatıları bir sanat halinde yapan Ahilik, son asırın öncesinde sanayi inkılabıyla sosyal hayattan silindi. Tezhip, nakkaş, hat, minyatür, mine, tombak, kündekari gibi meslekler yok oldu.
Yüzde yetmişi kırsalda yaşayan Türkiye halkı, zenaatı şehirlerde yapıp ve yaşatıyordu. Ahiliğin çöküşüyle halkımız mesleksiz kaldı.
Bir toplumun kaderini belirleyen temellerin, eğitim, ilim ve meslek olduğu bir sır değildir. Osmanlılar çöküyorken zaten geri kalmış olan bu temeller de yıkılmış, toplum eğitim, bilim ve meslekten yoksun kalmıştı.
2000 yılına kadar ülkemizin gündemini meşgul eden her konunun esasları da bunlardı. Batı kültürü, sanatı, eğitim ve bilimine yetişmenin derdindeki ülkenin tüm sorunları hep bunlardan kaynaklandı.
Bütün rakamsal veriler batı ile aramızda olan pek çok mesafenin azaldığı şeklindedir. Ülkenin refah düzeyi ilim, eğitim ve meslek alanlarında oluşan gelişmeler sayesinde yükselmeye başlamıştır. Ülkemiz bu başarıya aile ve fertlerinin çabasıyla ulaşmıştır.
Ülkelerin gelişimi aile ve fertlerinin gelişimiyle mümkündür. O halde her ailenin çocuklardan beklediği eğitim, bilim ve meslek temelinde yükselmektir. Dünyaya gelen her birey, çağdaş olanaklar ile çağın getirilerini kendisi ve ailesi için de istemelidir. Buna ulaşmak içinde ilk yirmi yaşına kadar bu üçünden birisinde kendini eğitmelidir. Günümüz de görülen pek çok toplumsal sorunun temelinde bunlar vardır. Kimi fert ve aileler eğitimsiz, bilimsiz veya mesleksiz kalmakta; ama çağdaş nimetlerin hepsini istemektedir.
Eğitim , bilim ve meslek üçlüsünden birisine sahip olamayan birey, iyi bir iş, iyi gelir, iyi yaşam düzeyine elbette gelmeyecektir. Her üçü de ancak ve ancak yirmi yaşlarından önce edinilecek şeylerdir. Yirmiyi aştıktan sonra eğitim, bilim ve meslek alanlarından birini öğrenmek de imkansızdır. Yirmi yaşlarından sonra bu fırsatlar kalmayacak, bunu başarmamış birey, çağın pek çok nimetinden artık uzak kalacaktır.
Marifet, Face ile Twiter’de chat yapıp, oynamak değil ; marifet eğitim, bilim veya meslek alanında reel bir aktör olmaktır. Çağın kötü sonuçları üstünde sönen hayatlar, ilgi, hüner ve zekayı bunlarla yok etmektedir. Gençlerimizin pek çoğu geleceği tesis etmek, ülküsünü terk ederek sanal başarılar ile chatleşmeler arasında akıl ve hünerlerini yok edip tüketmektedir.
Hüner ve zeka tüketmek konusuna örnek olan çok güzel bir kıssa vardır.
IV. Murat’ın önüne bir adam getirler ve “ Hünkarım bu adam çok marifetli dilerseniz marifetini göstersin “ IV. Murat izin verince adam hünerini icra eder. Bir masanın üzerine bir cuvaldız diker sonra on adım geriye giderek cuvaldızın deliğine bir iğne atarak, cuvaldızın deliğinden iğneyi geçirir. Hiç bir kimse inanmamış ve tesadüf zannetmiştir. IV. Murat “ Tekrar yap “ deyince aynı işi yine yapar. IV. Murat, kethüdaya emir verir. “ Yüz kese altın verile” Altınlar derhal verilir.
IV. Murat, bu defa cellatbaşını çağırır. “ Falakaya yatırıla ve bunun ayaklarına tam da yüz değnek vurula” Adam falakaya yatırılırken hünkara yalvarmaktadır “ Dayak nedendir hünkarım ?”
IV. Murat başını sallayarak “ Yüz kese hünerin için , yüz değnek ise, böyle büyük beceriyi böylesine boş iş için harcayıp yok ettiğinden ”
Unutmayalımki her birey kendini gerçekleştirmek ve çağına yetişmekle mükelleftir. Hayatın vurduğu değnek hünkarın vurduklarından daha uzun ve acıdır.