Kız Kalesi ve Korykos
Kızkalesi, Erdemli'ye 23, Mersin'e 60 km mesafededir. Burasının
antik adı Korykos'tur. Korykos kenti yerleşim yerinde iki kale bulunmaktadır.
Bu kalelerden birisi kıyıda diğeri ise denizin içerisnde kalan bir adacık
üzerinde kurulmuş olan Kızkalesi’dir.
Kızkalesi ve Krykos kaleleri garnizon kenti olarak kurulan Korykos
şehrini ve limanının korumak amaçlı kurulan bir kent görünümündedir. Kent ise
Karakale de denilen kıyıda kurulmuş olan Korykos kalesinin doğu yamacında
kurulmuştur. Denizdeki ve kıyıdaki kaleler birbirlerine bağlayan antik şerit bu
gün için sular altında kalmıştır. İki kalenin uzaklığı yaklaşık olarak iki yüz
metredir. Korykos şehrine on on beş km uzaklıkta kurulmuş olan sivil bir
ticaret kenti olan bugünkü adıyla Ayaş antik adı ile Eliaussa Sebaste kenti
kutsal bir yol işle birlerine bağlı idi. Bu kutsal yoldan Korykos'a gelene
kadar uzayan yolun kuzey yamaçları nekropoller, lahitler, kiliseler, sarnıçlar,
şapeller, antik evler, kaya mezarları ve su kemerleri ile doludur.
Korikos şehri, İ.Ö. 4.yy’larda,
şimdi limon bahçelerinin bulunduğu yerde, Yunanistan’dan gelenler tarafından
bir ticaret kolonisi olarak kurulmuş. Herodot ise, şehri GORGOS adında Kıbrıslı bir prensin
kurduğunu yazar. Korikos, adını, o çağlarda bu yörede çok bulunan zagferan
(safran) çiçeğinden almış ve zagferanın, Yunanca karşılığı korikosmuş. Korikos
halkı daha fazla, “ticaret, yolcu ve habercilerin tanrısı Merkür”e
(Yunanlılar’daki Hermes) taptıkları için “Merkür Şehri” de denmiştir.
Korykos’ta Yapılı İn’de, ötekisi ise Çatıören’de iki tane Hermes tapınağı
vardır. Hermes’in işareti Kerykeion (kanatlı pabuç)tur ve çevredeki yıkıntıda bu sembol görülebilir..
Tapınakların kapısının üstünde ve yanında da Kerykeion (kanatlı babuç) bulunmaktadır.
Antik kentten kalan pek çok kalıntı
narenciye ağaçları ve makiler arasında kaybolmuş durumdadır. Koykos ve Eliaussa
Sebaste kentinin arası belki de ülkemizde en çok kaya ve lahit mezarların
bulunduğu açık hava müzesi görünümündedir. Şehrin su ihtiyacı 15 km uzaklıktaki Lamos
Çayı’ndan karşılanmaktaydı. Su kanallarının kalıntılarını günümüzde bile görmek
mümkündür. Korikos’daki görülecek yerlerin en başında şehrin nekropolü,
mezarlığı gelir. Karakale’nin kuzey tarafına yukardan gelen küçük bir dereye
“Mezarlıklar Vadisi” denir. Korikos halkının bütün mezarları o derenin iki
tarafındadır. Nekropoldaki lahitlerin
üzerinde bolş bol yazıtlar vardır. Nekropolun kuzey ve batı kısmında daha çok,
kayalara oyma, odalı mezarlar ile üzerine bukranyon ve girland işlenmiş Roma
dönemi mezarlar bulunur. ( Mustafa
Sağlam, Kızkalesi (Korikos) Dedikleri
Yer, https://www.binrota.com/PageDetail.aspx
Korykos ile beş on km yakınında
bulunan Korykos’un sivil kenti Elaiussa-Sebaste’den Korikos’agiden kutsal yol
(Via sacra) dan Nekropol’un doğu tarafına kadar yol boyunca lahitler, mezarlar,
kiliseler, nekropoller, kaya mezarları,
ören yerleri, sarnıçlar, su kemerleri sıralanmıştır
Korıkos veya Karakale denilen
kıyıdaki kale, tipik bir Haçlı kalesi
şeklindedir. İç içe geçmiş iki sıra sur ile korunan kalede üç kilise yıkıntısı
bulunur. Kız kalesinin içinde ise bir kilise yıkıntısı vardır. Korykos
kalesinin üç kapısından birisi doğuya ve şehir merkezine açılır. Üçüncü kapı
ise, kalenin güney batı köşesindeki deniz kapısıydı ve savaş zamanında bu
kapıdan gemiye binip deniz yoluyla ayrılmak için kullanılırdı. Kalenin
temelleri çok önceden atıldıysa da beş ayrı değişiklikten sonra 13. asırda
bugünkü şeklini almıştır.
Denizdeki adacık üzerine kurulmuş
olan Kız kalesi ise Korikos ve limanına denizden gelecek bir saldırıya karşı,
1210 yılında Ermeni Kralı 2. Leon tarafından yaptırılmıştır. Bir baştan bir
başa 250 metre
olan kalenin dıştan çevre uzunluğu 900 metre civarındadır.
Kızkalesi Nekropol alanından
çıkarılan eserlerden burada ilk yerleşimin MÖ 4. yüzyıla ait olduğu
anlaşılmıştır. MÖ l. yüzyılda kendi adına sikke darb ettirmiştir. Kızkalesi, tarih içinde Selevkoslar,
Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Ermeniler, Fransızların (Kıbrıs Krallığı),
Karamanlılar ve Osmanlılar'ın hâkimiyetinde kalmış önemli bir yerleşim
bölgesidir. Yapılan ilk kazılarda buraya ilk yerleşimin MÖ. 4. yüzyıla ait
olduğunu gösteriyor. Ünlü tarihçi Herodot, bu şehri Georges adında Kıbrıslı bir
prensin kurduğunu yazar.Seleukhos Nikator Silifke kentini kurduğunda, Korykos’u
yönetimi altına almıştır. Milattan sonra
72 yılında Roma hâkimiyetine giren Kızkalesi, 450 yıl Roma yönetimine bağlı
kalmıştır. Bu dönemde zeytincilikte büyük bir gelişme göstermiş ve zeytin yağı
ihraç merkezi olmuştur. Bizanslılar döneminde Arap saldırılarına karşı çevresi
surlarla çevrilmiştir. Daha sonra burası Selçuklular'ın ve Kilikya Ermeni
Krallığı'nın eline geçmiştir. Ermeniler'in 14. yüzyılda artan Karamanoğlu
saldırıları nedeniyle Kıbrıs Krallığı'na sattığı ve önemli bir ticaret limanı
olan Kızkalesi, 1448 yılında Karamanoğlu İbrahim Bey tarafından ele geçirilmiş
ve yeniden imar edilmiştir. 1471'de Osmanlılar'ın eline geçen Kızkalesi bu
dönemde önemini kaybetmeye başlamıştır. Cem Sultan, 1482 yılında, Rodos Şövalyeleri'nin
yolladığı gemiye binmeden önce bir süre burada kalmıştır.
Kızkalesi'nde adım atılan her yer
tarihi dokuya sahiptir. Bugün, Kızkalesi'ndeki ören yerlerinde kalelere,
kiliselere, sarnıçlara, su kemerlerine, kaya mezarlarına, lahitlere, taş
döşemeli yollara rastlanılmaktadır. Kıyıdaki kalenin 500 metre açığındaki
küçük bir adacık üzerine kurulu kaleye, Kızkalesi denilmektedir. Son yıllarda
restore edilen Kızkalesi, sekiz kuleyle korunmuştur. Kalenin dış çevre uzunluğu
192 metredir.Kızkalesi'nde eski dönemlerden
kalma 4-5 tane kilise bulunmaktadır. Su kuyuları ve sarnıçların yanında, Lemas
çayından su kemerleri ile getirilen sular, Kızkalesi'nin su ihtiyacını
karşılamaktadır. Büyük kiliseye giden taş döşeli Kutsal Yol'da, yol boyunca
dizilmiş irili ufaklı lahitler görenleri hayrete düşürmektedir.
Kızkalesi'nin 10 km kuzeyinde yer alan
vadinin yükselen kayalık yamacına oyulmuş ve Adamkayalar adı verilen insan
kabartmaları bulunmaktadır. Dönemin yönetici ve soylularını simgeleyen
kabartmalardaki figürlerde, kimi elinde üzüm salkımı, kimi kanepeye uzanmış
haldedir. Roma döneminden kalma toplam 13 tablodan oluşan Adamkayalar,
Şeytanderesi'ne hakim bir yerdedir.
Yaklaşık 1500 haneden oluşan
Kızkalesi'nin nüfusu 8139'dur (2000 yılı nüfus sayımına göre). Yaz mevsimi
geldiğinde yazlık nüfusu 30000 civarına çıkmaktadır. Kızkalesi bugün Mersin ve
Erdemli turizminin sembolü haline gelmiştir. Yerli ve yabancı turistlerin yoğun
ilgisini çeken kaleye, kıyıdan balıkçı motorları ile geçilmektedir. Yaz
mevsiminde büyük bir turizm yoğunluğu yaşanan Kızkalesi'nde 15000 yatak
kapasitesi vardır. Mevcut turizm tesislerinden bütün yıl boyunca faydalanmak
mümkündür. Kızkalesi'nde yerli ve yabacı turistlerin güvenle girebileceği biri 300 metre, diğeri de 1200 metre uzunluğunda
iki plaj vardır. Kızkalesi, yerli ve yabancı turistlerin güvenle tatil
yapabilecekleri bir yer haline gelmiştir. Eğlence ve alışveriş merkezleriyle
dikkatleri çekmektedir. Yaz sezonunda kasabada yapılan kültür, turizm ve spor
festivalleri kasabaya canlılık getirmektedir.
Yerli halkının büyük kısmı Ayaş
Türkmenleri tarafından oluşturulmuştur. Türkmenler konar-göçer hayattan
yerleşik hayata geçmişler ve çiftçilikle uğraşmışlardır. Yaz mevsimi geldiği
zaman Avgadı ve Akpınar(Pınarbaşı) yaylalarına çıkarlar. İçme suyu problemi
olmayan Kızkalesi kasabasında, sulama suyu Lemas çayından cazibe yoluyla
getirilmektedir. Bu su yeterli olmadığı için sondaj kuyuları ve kuyulardan da
istifade edilmektedir. Kasabada halk geçimini tarım ve turizmden sağlamaktadır.
Hayvancılık artık can çekişmektedir.
Kızkalesi'nde Akdeniz iklimi hüküm
sürer. Konar-göçer hayatı yaşayan Yörükler ise (özellikle Sarıkeçili Yörükleri)
kış mevsimini kasaba ve çevresinde geçirirler. Tarımda yetiştirilen ürünerin
başında domates, salatalık, fasulye, marul, ıspanak, kayısı ve narenciye başta
gelmektedir. Seralardan çok açıkta sebzecilik yapmak gelişmiştir. Yaylalara
çıkan Yörükler yaylalarda da sebze yetiştiriciliği ile uğraşmaktadırlar.
Kız Kalesi
Kızkalesi, Mersin'in en popüler
tatil merkezidir. Adını aldığı kale, deniz içerisinde olup karadan 200mt.
Korykos kıyı kalesinin 200 m
açığındaki küçük adacık üzerindeki kaleye Kızkalesi denilmektedir. Büyük bölümü
ayakta olan Kızkalesi’nin kuzey ve güney uçları sekiz kuleyle korunmuştur.
Kalenin dış çevre uzunluğu 192
m dir. Kızkalesi ile kıyıdaki kale denizden bir yolla
bağlanmış, denizden gelecek saldırılara karşı önlem alınmıştır. Karamanoğlu ibrahim
Bey tarafından 1448 yılında onarılan Kızkalesi bugün Mersin turizminin sembolü
haline gelmiştir. Turistlerin yoğun ilgisini çeken kaleye, kıyıdan balıkçı
motorları ile geçilmektedir.uzaklıktadır. Deniz kalesi dışında bir de deniz
kalesi ile aynı paralel de karakalesi yer almaktadır. Kızkalesi ile ilgili bir
çok hikaye olmakla birlikte koyun stratejik konumu nedeniyle saldırılara karşı
önlem amacıyla denizkalesinin yapıldığı bu kalenin saldırıya karşı ilk savunma
noktası olması ve ardından kara kalesinde savunma için desteği amaçlanmıştır.
Kızkalesi Efsanesi
Korikos'ta yaşayan Krallardan biri,
bir kız çocuğu olsun diye gece gündüz Tanrıya yakarmaktadır. Sonunda dileği
yerine gelir ve kız büyüdükçe güzelliği ve yardımseverliği ile herkesin
sevgisini kazanır. Günlerden bir gün kente bir falcı gelir. Kral onu saraya
çağırtır, kızının geleceğini öğrenmek ister. Falcı prensesin eline bakınca
irkilir ama bir şey söylemez. Kral zorlayınca, Kralım Kızınızı bir yılan
sokacak, bu yazgıyı hiçbir şey bozamayacak, siz dahi engel olamayacaksınız
deyip oradan ayrılır. Kral, kıza birşey söylemez ama düşüncelere dalar. Sonunda
kıyıya yakın üçük bir adacık üzerinde, ak taşlardan bir kale yaptırmaya karar
vererek kaleyi yaptırır ve kızını buraya kapatır. Olan biteni bilmediğinden
kızı üzülmekte, günden güne eriyip gitmektedir. Günün birinde saraydan kaleye
gönderilen bir üzüm sepetinin içinden çıkan bir yılan kızı sokar ve öldürür.
KIZ KALESİ CİVARINDAKİ ANTİK ÖREN
YERLERİ
Kanlıdivan
Antik Olba Krallığı’nın kutsal
yerleşim yeri olan kentin tarihi MÖ 3. yy.a kadar gitmektedir. MS 4. yy.da adı
Neapolis olarak değişen kent en parlak dönemini yaşamıştır. Bizans İmparatoru
II. Theodosius (408-450), bu alanda kutsal bir Hristiyanlık merkezi kurmuştur.
Kent, 60 metre derinliğinde
geniş bir obruk etrafında kurulmuştur. Doğal bir çöküntü alanı olan bu çukura
efsaneye göre Roma çağında suçlular atılıp vahşi hayvanlara yem edildiği için
kente Kanlıdivane denilmiştir. Obruğun içinde divan üzerinde oturan bir kadın
ve iki erkek kabartması yer alır. Yağmur sularıyla toprak rengine bulanan bu
kabartmalar nedeniyle kente Kanlı Divan denildiği ve zamanla Kanlıdivane’ye
dönüştüğü de anlatılır. Merdivenlerle inilen çukurun, büyüklüğünden ötürü
tanrısal olduğu düşünülmüş ve kent tarih boyunca dinsel bir merkez olmuştur.
Obruğun etrafında kesme taştan
yapılmış bazilikalar, caddeler, kaya mezarları, sarnıçlar, kaya kabartmaları
bulunur. Güneybatısında MÖ 2. yy.dan kalma bir kule vardır. Kulenin
kitabesinde, Tanrı Zeus için rahip-krallardan Olbalı Tarkyaris'in oğlu Teukros
tarafından yaptırıldığı yazmaktadır
Korykos
Kentte bulunan üç nekropolden
kuzeydekinin en yüksek yerinde Kraliçe Aba'nın kocası ve iki oğlu için
yaptırdığı anıtsal mezar bulunur. Obruğun bir kilometre güneybatısındaki
Çanakçıkaya mezarları Kilikya İmparatorluğu’nun soylularına aittir ve
üzerlerinde bunu belirten rölyefler vardır. Obruğun çevresindeki bazilikalar 4.
yy. sonları ile 6. yy. ortaları Bizans dönemi eserleridir 19.. yy. ortalarında Fransız gezgin
Victor Langlois tarafından keşfedilen kent, 70’li yıllarda yapılan kazılarla
ortaya çıkarılmıştır. Yöredeki ilk arkeolojik araştırmaları Prof. Dr. Semavi
Eyice gerçekleştirmiştir.
Adam Kayalar
Kızkalesi'nden Silifke'nin
Hüseyinler Köyü'ne giden asfalt yolun 5. Km. sinde batıya ayrılan 2 Km. lik taşlık yolun sonunda
Şeytan Deresi vadisine varılır.Bu vadinin dik yamacında, kayaların
yüzünde 9 niş içerisinde M.S II. yüzyıldandan kalma 11 erkek, 4 kadın, iki çocuk
ve bir dağ keçisi kabartması vardır. Bazı nişlerin alınlığında Roma
kartalı kabartması görülür.
Eliaussa Sebaste (Ayaş)
Klikia’daki Elaioussa,
Silifke-Mersin ana yolu üzerinde,
Mersin'e 52 km.
uzaklıkta olup Kumkuyu Belediyesi, Ayaş (Merdivenlikuyu) da yer almaktadır. Şehir
İÖ II.yüzyıl sonlarında kurulmuştur.
Strabon'a göre, bu şehrin bir
bölümü kara parçasında bir bölümü de karşı taraftaki adanın üzerinde yer
almakta olup, bu antikkent Elaiussa ve Sebasta kentlerinin birleşmesi ile
meydana gelmiştir. Elaiussa daha eskidir. İÖ 41 yılında Antious tarafından
Kapadokya Kralı olarak atanan ve İÖ 20 yılında Elaiussa'nın çevresinde bulunan
dağlık Klikya'yı Augustus'tan almış olan kara parçası haline gelince kent eski
önemini yitirmiştir.
Korykos, Korykion-Antron
Cennet-Cehennem Mağralar
Silifke-Mersin karayolunda,
Silifke’den 21 km.
ileride, Narlıkuyu Köyü’nün ve oradaki körfezin yanındadır. Körfezin yanında
İ.S.4.yüzyıldan kalma bir Roma hamamının mozaikli tabanını koruyup, sergileyen
“Narlıkuyu Mozaik Müzesi” bulunmaktadır. Kuzeyde yer alan Cennet-Cehennem
obrukları yöredeki diğer birçok obruk gibi antik dönemde kutsal konumdadır.
Obruklar, doğal çöküntülerle oluşmuş, dik yamaçlı, çok büyük ve derin
çukurlardır.
Narlıkuyu’da ana yoldan kuzeye ayrılan
kıvrımlı yolun 2 km
ötesinde önce antik bir kentin kalıntılarına sonra Zeus Tapınağına ve çok
tanrılı inanca göre kutsal sayılan bu iki obruğa ve mağaralara rastlanır. Bu
yöredeki Korykos kenti, adını Korykos Burnundan almıştır. Kent, Korykos Burnu üzerinde
ve anakaranın bitişik yöresine yayıldığından bir kıyı kentidir.
Korykos kentinin kuruluş tarihi
bilinmemekle birlikte Helenistik çağda, Bergama krallarından birinin kenti
kurduğu sanılmaktadır. Kent, Roma İmparatorluğunun egemenliği döneminde önem kazanmış,
ancak altın çağını erken Hıristiyanlık döneminde (Geç Roma, Erken Bizans)
yaşamıştır
Cennet Mağrası
Bir yeraltı deresinin yolaçtığı
kimyasal erozyonla tavanın çökmesi sonucu meydana gelmiş büyük bir çukurdur.
Elips biçimindeki ağız kısmı çapları 250 m ve 110 m olup derinliği 70 metredir. Çökük
tabanının güney ucunda 200 m
uzunluğunda ve en derin noktası 135
m olan büyük bir mağara girişi ve bu mağaranın ağzında
küçük bir kilise vardır.
Kilisenin giriş kapısı üzerindeki 4
satırlık kitabede, bu kilisenin V. yüzyılda Paulus adında dindar bir kişi
tarafından Meryem Ana'ya ithafen yaptırılmış olduğu yazılmaktadır. Cennet
çöküğünün içine her biri oldukça geniş 452 basamaklı taş bir merdivenle inilir.
Kiliseye 300. basamakta varılır. Kiliseden sonraki mağaranın bitim noktasında
mitolojik bir yeraltı deresinin sesi duyulur.
Cehennem Mağrası
Cennet çöküğünün 75 m. kuzeyindeki Cehennem
çukuru da Cennet çöküğü gibi oluşmuştur. Ağız çember çapları 50 m ve 75 m, derinliği 128 metredir.
Kenarları içbükey olduğu için içerisine inmek mümkün olmamaktadır.
Mitolojiye göre; Zeus, alevler
kusan yüz başlı ejderha Typhon'u buradaki bir kavgada yendikten sonra, onu Etna
Yanardağı'nın altına sonsuza dek kapatmadan önce bir süre Cehennem çukurunda
hapsetmiştir.
- Mustafa Sağlam, Kızkalesi (Korikos) Dedikleri
Yer,.binrota.com/PageDetail.aspx
- https://tr.wikipedia.org/wiki/K%C4%B1zkalesi,_Erdemli