MİLLİ MÜCADELEDE GÜNEY CEPHESİ VE DÖRTYOL'DA İLK KURŞUN

Çukurova gâvurdağı tarihi ve türkmenleri
 
YAYINEVİ VE SATIŞ NOKTALARI
 
 
 
BU ÇALIŞMA Şahamettin Kuzucular,  Çukurova Gâvurdağı Tarihi ve Türkmenleri adlı eserden alıntıdır.
Kitap Adı: Dörtyol Hatay Çukurova Tarihi ve Türkmenleri
Yazar: Şahamettin Kuzucular,
Basım Yeri ve Yılı: AKADEMİSYEN KİTABEVİ
ISBN NO : 9786052396834
Satış Fiatı : Kargo ücreti dahil 30 TL ' dir .
Hesap No ( Posta çek numarası ) : 056 80 204 Şahamettin Kuzucular .
Tlf: Ö 530 324 11 85
 
MİLLİ MÜCADELE YILLARINDA GÜNEY CEPHESİ VE İLK KURŞUN
 
MONDROS MÜTAREKESİ, İŞGALLERİN BAŞLAMASI VE DİĞER GELİŞMELER
 
Fransızlar Suriye'yi ve İskenderun Körfezini İstanbul ve Boğazlar gibi önemli ve stratejik bir bölge olarak görüyorlardı. Bu bakımdan 17 yy dan itibaren kapitülasyonların da verdiği avantajları kullanarak bölgeye yerleşmişlerdi.. Suriye, Halep ve İskenderun Fransız diplomasisi açısından geleneksel bir eylem alanıydı. Dinamit Emir Sir Lawrance, Karaağaç, Telli höyükte kazı yaparken İngiliz ve Fransız gemilerinin İskenderun limanına yanaşacağına dair planın alt yapısını hazırlıyor olmalıydı.
Batılı devletlerin "Doğu Sorunu" olarak adlandırdıktan Osmanlı topraklarının paylaşılması meselesinde Fransızların göz diktiği alan Suriye ve Hataydı.
Mondros Mütarekesi, Osmanlının doğuda harpten evvelki hudutların gerisine çekilmesini şart koşmuş, fakat güneyde ateş kes anındaki noktalardan kuzeye doğru galip devletlere işgal hakkı tanımamıştı. Sadece10. Madde ile Toros tünellerinin işgali öngörülmüştü.
Mütarekenin 5. maddesinde ise, "Hicaz'da, Asir'de, Yemen'de, Suriye'de ve Irak'ta bulunan muhafız kıtaat en yakın itilaf kumandanına teslim olacak ve Kilikya'daki kuvvetlerin, intizamı muhafaza için gereken miktarından fazlası terhis edilecek" hükmü vardır.
30 Ekim 1918’de Osmanlı devleti ile ittifak devletleri arasında Mondros anlaşması imzalandı. Antlaşma imzalandığında Türk birlikleri Antakya, Belen Dircemal, Telrifat hattında kalmıştı.
Mustafa Kemal Paşa komutasındaki Türk birlikleri 25/26 Ekim 1918 gecesi Halep’i, sokak çatışması yaparak terk edip kuzeye doğru çekildi. 27 Ekim 1918 günü Antakya’da Faysal taraftarları hükümet konağındaki Türk bayrağını indirip Arap bayrağı diye bir bayrak asarak Arap hükümeti ilan etmişlerdi. Bunun üzerine Belen’de bulunan 41. Fırka 3 Kasım 1918’de duruma müdahale ederek dikilen bu bayrağı indirip, bayrağı dikenleri de dağıttı.
Kasım 1918’den itibaren Osmanlı Hükümeti ile Mustafa Kemal Paşa Arasında Mondros Mütarekesinin özü ve uygulaması konusunda tartışmalar başladı. 4 Kasım 1918’de, İstanbul Hükümeti’nin de onayıyla beş Fransız torpidosu İskenderun körfezindeki mayınları temizledi.
I. Dünya Savaşı’nın sonuna doğru Amerikalılar bölgeyle ilgilenmeye başladı. Bir Amerikan heyeti durum değerlendirmesinde bulunmak için İskenderun’a geldi. Mebus Türkmenzade Ahmet Ağa’nın başkanlığında toplanan ahali ile görüştü. Toplantıda bulunanları temsil eden Türkmenzade Ahmet Ağa, Türk idaresinden başka bir idare istemediklerini Amerikan heyetine bildirdi. Heyet bu isteği reddederek, “Türkler gelemeyeceğine göre, gönlünüze en yakın olan devlet hangisidir?” diye sormuş Ahmet Ağa, “Onlar bize gelmezse biz onlara gideriz” diyerek görüşmeyi bitirmişlerdi. ( iskenderunlarinadresi.blogcu.com/dunyanin-gozu)
 
 
 
İSKENDERUN’UN İNGİLİZ VE FRANSIZLAR TARAFINDAN İŞGALİ- 1918
 
Güney Anadolu Birinci Dünya Sava şı içinde işgale uğramadığı halde,  Mondros At e şkes An l a şma s ı ' n ın 7. ve 10. Maddelerine dayanılarak aslında, 16 Mayıs 1916 tarihli Syke s -Pi cot Antlaşamasını uygulamaya koymak amacıyla işgal edilmişti.
İngilizlerin ve daha sonra Fransızların İskenderun, Adana ve Mersin bölgesini işgal etmeleri şöyle gerçekleşti. 9 Kasım 1918' d e,  İskenderun iigal edildikten sonra Amanos dağlarıyla Payas çizgisi arasındaki bölgeye ilerlemişler ve 12 Ekim 1918’de de İngiliz Generali Clark, 2. Ordu Komutanı Nihat Paşa ' ya verdiği notada, 14 Aralık 1918'e kadar Osmanlı birliklerinin tümünün Pozantı ' nın batısına geçmesini bildirmiştir. Nihat Paşa, bunu Mütareke koşullarına aykırı bularak karşı çıkmış ve birtakım önlemler almaya çalışmıştır. Fakat Tevfik Paşa hükümeti,  durumu değerlendirdikten sonra, Adana ve dolaylarının Pozantı ' ya kadar boşaltılmasını zorunlu bulmuş ve karar orduya iletilmiştir.
11 Aralık 1918 ' de Dörtyol’a, 17 Aralık 1918' de Fransızlar, Mersin’e asker çıkarmış ve yine aynı tarihte Fransız Suriye işgal Ordusu Komutanı General Hamelin Adana ' ya girmiştir. İşgal harekâtı genişlemiş;  Mart 1919’da Kozan’a Yüzbaşı Taillardat ile Üsteğmen Suby,  Ceyhan 'a ise Yüzbaşı Arrikhi gönderilmiştir
Çukurova 'nın işgali üzerine birçok acı olay ya ş anmış ve bu olaylar nedeniyle bölge Fransızlarla birlikte İngilizlerin bir yıl kadar ortak işgalinde kalmıştır. 1 Kasım 1919 tarihinden itibaren ise Maraş, Antep ve Urfa ile birlikte tümüyle Fransız işgali altına girmiştir
I.Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru, Fransa, Ermeniler ile mukavele imzalamış, Ermenilerin tehcir edildikleri yerlere girme imtiyazını vermişti.  I. Dünya Savaşı sona erince, Fransız Generali Hamelin, Fransız Doğu Lejyonu (Legion d’ Orient)’ nu bizzat ikiye ayırmış, Suriye’de ikamete mecbur ettiklerine “Suriye Lejyonu” adını vermişti. General Hamelin, Doğu Lejyonu’ndan kalan kuvvetlerden üç Ermeni bataryası meydana getirmişti. Bunlardan biri İskenderun-İslâhiye, ikincisi Toprakkale-Dörtyol arasına, üçüncüsü ise, Mersin’e yerleştirilmiş, bölüklere ayrılarak Tarsus, Pozantı ve Adana çevresine dağıtılmıştı. (  Dr. Kemal Çelik  Millî Mücadele'de İlk Kurşun ve Dörtyol'un Düşman İşgalinden Kurtuluşu, ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 41, Cilt: XIV, Temmuz 1998 )
 
Adana ve çevresindekiler, “Ermeni Lejyonu” adı ile Albay Romieu’nun emrine girmişti. Romieu, 15 Kasım 1918’de, Fransa Harbiye Nezareti’ne müracaatla, emri altındaki birliğin Kilikya’ya intikalini ve Kıbrıs’ın, ikmal merkezi olmasını resmen istedi. Ayrıca; bu birliği İskenderun limanına çıkaracağını ve buradan Toroslara doğru ilerleyerek, Kilikya’yı kontrolü altına alacağını belirtmişti. Bu teklife, Fransa Başbakanı Clemenceau yerine, İngiliz Generali Allenby’den olumlu cevap geldi. Ermeni Lejyonu’nun ilk birlikleri 22 Kasım 1918’de, St. Bricue adındaki Fransız gemisine bindirildi ve İskenderun’a doğru yola çıktı. Romieu’ya bağlı Doğu Lejyonu’nun son birliklerinin de en geç 20 Aralık 1918’de İskenderun limanında olacağı plânlanmıştı. ( Dr. Kemal Çelik , ag.y.) 11 Kasım 1918’de, halkın, erzak deposu önünde birikmesini bahane eden, Fransızlar’ın Coutelas Torpidosu Komutanı David Beauregard, Türk memur, polis ve jandarmalarının, İskenderun’dan hemen ayrılmalarını istedi.
 
Gemiden inen Fransız askeri görünümlü Ermeni asıllı muhafızlar, lagvediilen Yıldırım ordularının İskenderun’da bıraktığı askeri mühimmata ve 12. 000 piyade tüfeğine el koymuştu.
 
Telgrafla yapılan bu tartışmalarda İşgali engellemek için silah kullanılmasını teklif eden Mustafa Kemal’e karşı çıkıldı ve 7 Kasım’da Yıldırım Orduları Lağvedilerek İstanbul’a çağırıldı.  ( Bilgi için bkz. Ergün Aybars, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, İzmir, 1984,s.111: Türk İstiklal Harbi Mondros Mütarekesi ve Tatbikatı, I. Ankara, 1992,s72-81: Selahattin Tansel Mondros’dan Mudanya’ya Kadar, C.1,İstanbul, 1991, s.37-40 ) Osmanlı Hükümetinin emri ile 41. Fırka, 8 Kasım 1918’den itibaren Anadolu’ya çekilmeye başladı. Son birlik Belen’den 9 Kasım günü ayrıldı.
9 Kasım 1918’den itibaren başta İskenderun Limanı olmak üzere Hatay, Urfa, Antep, Maraş ve Çukurova işgal edildi. (   Doç. Dr. Yusuf SarınayAtatürk'ün Hatay Politikası-I- (1936 1938) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 34, Cilt: XII, Mart 1996)
İngilizler ve Fransızlar mütareke şartlarını hiçe sayarak güneyi işgale başladılar. 26 Temmuz 1918 (17 Şevval 1336) sabah saat 9’da Fransız destroyeri İskenderun limanına gelmiştir. Gemi komutanı, İskenderun kaymakamına bir mektup yazarak, Alman konsolosluğuna çekilen Alman bayrağının indirilmemesi halinde uygun gördüğü alanlara ateş açacağını bildirmiştir. Durumu haber alan Alman konsolosu Mösyö Herrmann, mektubu okuyarak zarar ve ziyana razı olmayacağını, kendi yazacağı mektubun da kumandana ulaştırılmasını kaymakamdan talep etmiştir. Konsolosun cevabî mektubu, liman reisi vasıtasıyla, destroyer komutanına iletilmiş, ancak bundan sonra konsolosla gemi komutanı arasında yeniden bir muhaberat olmamıştır.
Sykes-Picot Anlaşması antlaşması hükümleri yerine gelmeye başlamıştı. Fransa, İskenderun Hatay ve Suriye’ye doğru yayılırken yeni düzenlemeleri de gerçekleştirmeye başlamıştı İskenderun, 1918 yılında İtilaf Devletleri tarafından işgal edilinceye kadar Aralıksız 401 yıl Osmanlı yönetiminde; 1939 yılında Türkiye’ye katılana kadar da 21 yıl Fransız idaresi altında kalmıştı. İskenderun, son Osmanlı Mebusan Meclisi tarafından ilan edilen Misak-ı Milli’ye dâhil edilmişti.
 
Beyrut’ta bulunan Fransız Yüksek Komiserliği General Gouraud tarafından yayınlanan bir kararname ile 27 Kasım 1918 de merkezi İskenderun olmak üzere Antakya, İskenderun ve Harim’i içine alan “İskenderun Sancağı” kurulduğu ilan edildi. Sancak idaresi bir Vali tarafından yerine getirilecekti. ( Doç. Dr. Yusuf SarınayAtatürk'ün Hatay Politikası-I- (1936-1938) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 34, Cilt: XII, Mart 1996-)
 
17 Aralık 1918'de Yarbay Romieu komutasında bir Fransız birliği Mersin'den karaya çıktı. 1500 kişiden kurulu birlikte yalnız 150 Fransız eri vardı. Diğerleri Ermeni lejyon idiler. 18 Aralık 1918'de Fransa'nın Suriye işgal ordusu komutanı General Hamelin törenle Adana’ya girdi. " ( ENER, Kasım, Çukurova Kurtuluş Savaşında Adana Cephesi, Ankara 1970, s. 27–28.)
 
Fransızlar, Osmanlı Devleti’ne direktifler vererek bölgenin işgale uygun hale getirilmesini sağlayacak tedbirleri aldıktan sonra Osmanlı polis ve jandarmasının Ceyhan nehrinin batısına çekilmesini askeri birliklerin terhis edilmesini istedi.
 
Ermeni asıllı Fransız üniformalı askerler Dörtyol'u işgal etmiş ve Dörtyol'a yerleşmişlerdir. Ermeni asıllı Fransız askerleri Türkler’e ait on iki evi basar.  Eşya ve paralarını gasp eder, bir kadını boğazından yaralar ve Osmanlı jandarması kasabadan çıkarılır. ; sivil Ermenilerin, Fransız İşgalcilerinden cesaret alarak, Dörtyol ve civarındaki köylere baskınlar yapması sahneleri çekilmektedir.
 
 
a) MİLLİ MÜCADELEDE İLK KURŞUNUN ATILMASI
 
30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros mütarekesi mağlup devletler adına çok ağır hükümler taşıyordu. Bu anlaşma, galiplerin her türlü keyfiyetine açıktı. İngilizler ve Fransızların arzu ettikleri yeri işgal etme, her bahane bulduklarında veya bahane icat ettiklerinde arzu ettikleri yere asker çıkarma hakkını tanıyordu. Anlaşma hükümlerine göre diledikleri yere asker çıkarabilecekler ve bölgesel jandarma ve emniyet kuvvetlerinin bölgeden çekilmelerini isteyebileceklerdi. Bu hükümler 31 Ekim 1918’de illere ve valiliklere bildirildi. İskenderun’dan Payas’a kadar olan bölge 20. kolordunun çekilmesinden sonra müttefikler için boşaltılmıştı. 9 Kasım 1918 günü İngilizler İskenderun’a asker çıkardılar. ( 181 Mehmet Tekin, Hatay Tarihi, Atatürk. Kültr. Merkezi Yay., Ank., 2000, shf., 194-205 ). İskenderun fiilen işgal edilmiş oluyordu.
14 Kasım 1918 tarihinde de İskenderun’a asker çıkarmaya başlayan Fransızlar askerlerini Halep ve Adana taraflarına doğru sevk etmeye başlamıştı. Fransızlar derhal 1914 yılında tehcir edilmiş Ermenileri teşkilatlandırmaya ve Ermenilerle birlikte hareket etmeye başladılar. Payas ve Dörtyol’a gelen Fransız müfrezeleri aslında Ermeni milisleri bölgeye yerleştirmek planı ile hareket ediyordu. 29 Kasım 1918 de Ermeni mezalimin ilki Sarıseki’de yaşandı. Sarısekiyi işgal eden Fransız kuvvetleri duruma tepki gösteren birkaç silahsız köylüyü vurarak öldürdüler.( 182 Semra Kır, Milli Mücadele Döneminde Dörtyol ve Çevresi, Yük. Lisans Tezi, İst. 2004, shf., 35-38 ).
 
DÖRTYOL VE PAYAS’IN İŞGALİ
 
Nihayet, 11 Aralık 1918’de, Fransızlar, dört yüz Ermeni’den oluşan üç Fransız subayının komutasındaki bir Fransız taburuyla Dörtyol’u işgal etti. (179 Dr. Kemal Çelik,1998, a.g.y.).
Fransız taburundaki Ermeni asıllı lejyonerler derhal soygun ve talan hareketlerine başlamıştı.  Payas kalesindeki karakolda görevli olan jandarma onbaşısı Hasan’ı yaraladırlar. Karakoldaki jandarmaları tehdit ederek kasabadan çıkarttılar. Dörtyoldaki Jandarmaların 16 Aralık 1918 e kadar Ceyhan’ın ötesine geçmesini istediler. Dörtyol Kaymakamı Necati Bey’in evine girerek eşyalarına el koydular. ( K. Aslan, ag.e., shf, 35 )
Fransız askerleri ve Ermeniler evleri basmaya ve soygunlar yapmaya başladı. Halkın hayvanları ve malları ellerinden alınıyordu. Ermeni asıllı Fransız üniformalı askerler Dörtyol'u işgal etmiş ve Dörtyol'a yerleşmişlerdir. Ermeni asıllı Fransız askerleri Türkler’e ait on iki evi basar.  Eşya ve paralarını gasp eder, bir kadını boğazından yaralar ve Osmanlı jandarması kasabadan çıkarılır. Jandarma komutanı Hasan sebepsiz yere yaralanır.; sivil Ermenilerin, Fransız İşgalcilerinden cesaret alarak, Dörtyol ve civarındaki köylere baskınlar yapmaya başlamıştı.
 Olayların devamında 1908 yılında Suriye ve Lübnan'a tehcir ettirilen Ermenilerden on iki bin tanesi Suriye ve Beyrut’tan getirilerek Dörtyol ve civarına yerleştirildi. Dörtyoldaki yerli Ermenilerden Fransızca bilenle yüz tane Ermeniyi Jandarma olarak Fransız ordusuna dâhil ettiler.
Dörtyol halkından seçilmiş olan bir temsil heyeti Halep’e kadar giderek İngiliz İşgal kumandanlığına Fransız ve Ermenilerin yaptıkları mezalimi şikâyet ettiler.
İngilizlerin gönderdiği Hintli Müslümanlardan oluşan askeri müfreze geçici bir sukunet sağlamış, hatta askerler halka yardım bile etmiş, silah ve cephane vermişlerdi.
 
 
MEHMET KARA VE MİLLİ MÜCADELEDE İLK KURŞUNUNATILMASI
 
Fransız ve Ermenilerin yaptığı bu hakaretlere tahammül edemeyerek karşı koyan, Özerli Köyü İhtiyar Heyeti’nden Muhtar  (Şeyh Musazâde) Mehmet Ağa ile üye Abdülkadir Ağazâde Yusuf Ağa’yı, elleri bağlı olarak, Fransız İşgal Komutanı’nın kapısı önüne getirip süngü ile şehit edildi. Bu olay sonucunda halk dağlara göçmeye Ermeniler de evlere girerek halkın paralarını ve altınlarını toplamaya başlamıştı.
19 Aralık 1918 günü Özerli köyünde Ermeniler, portakal toplayan Türklere, " Türklerin saman ekmeğini yemektense Fransız’ın somun ekmeğini yemek daha iyidir”  diye laf atar. Hocaoğlu Mehmet Kara,  çıkan kavgada Ermenileri döverek Karakese köyüne kaçar. Özerli köyü Sultan Baybars’ın Antakya, Halep ve Rakka arasındaki Türkmenleri Çukurova ve İskenderun ovasına yerleştirdikten sonra kurulan Ramazanoğlu Beyliği zamanında Kınık boyuna mensup olması kuvvetle muhtemel olan Özer – İli Beyliğinin sancak merkezi olan bir köydür. Bu olay üzerine Fransızlar ve Ermeniler Dörtyol’un yakınındaki Karakese Köyü’ne taarruza geçer. Karakese halkı ve Hocaoğlu Mehmet ise direnmeye karar vermiştir. Karakeseliler ve Mehmet Kara,  Dörtyol ve Özerli’ye giden yollara taşlarla barikat kurup siperlerle kapatarak savunma pozisyonuna girer.
Siperleri ve direnişçileri aşmak isteyen Fransızlarla köylüler arasında çatışma çıkar. Fransız ve Ermeniler köylülerin engelini aşamaz, on beş kayıp verince Dörtyol’daki karargâhlarına geri çekilmek zorunda kalırlar. Ölenlerin silahları ve diğer mühimmatları direnişçiler ve Mehmet Kara'nın eline geçer. ( Kadir Aslan, Milli Mücadelede İlk Kurşun ve Dörtyol, Dörtyol Belediyesi, Kültür yayınları, Color Ofset, İskenderun; 2008, shf, 41–42 )
Bu çatışma Hasan Tahsin’in İzmir’e çıkarma yapan Yunanlılara attığı kurşundan beş ay öncesinden yaşanmıştır. Bu bakımdan Hasan Tahsin Bey’in Yunan ordusuna sıktığı kurşun Milli mücadelenin ilk kurşunu değildir. Aksine ilk kurşun Yunanlılara değil işbirlikçileri olan Fransızlara karşı Hatay Dörtyol’ da Fransızlara karşı atılmış olur. Mondoros Mütarekesinden sonra işgal kuvvetlerine atılan ilk kurşun Hatay’ın Dörtyol ilçesinin Karakese köyünde Fransız işgal kuvvetlerine yapılan bu direnişte atılmıştır. 19 Aralık 1918. Dörtyol’daki Osmanlı jandarma kuvvetlerinin Takım komutanı Hasan, Albay Romeiu’ya Fransız malı kurşunlarla öldürülen Türkleri göstererek yöredeki olayları denetlemek üzere bir teftiş heyetinin gelmesini ister. Romeiu, teftiş heyetinin gelmesine engel olursa da Yarbay Rupen'e, olayların önüne geçilmesini emreder. Kumandan Hasan, Fansızların olayları örtbas ettiklerini ilgili makamlara iletmeye çalışmış ama bir sonuç alamamıştır.
 
Hassa’nın Tiyek köyünden gelerek Özerliye yerleşen Hocaoğlu Mehmet ile Ahmet, komşularından zorla para ve hayvan almaya çalışan Ermenileri dövüp dağa çıkar. Hösem Dede mevkiinde Türk kadınlarını bir eve dolduran Ermenilere baskın yapıp, kadınları kurtarır ve 80 mavzer ele geçirir. Bir kaç gün içinde 40 kişiye ulaşan çeteler Kısık’taki Türk tümenin dağlara gömdüğü mühimmatı da ele geçirir. Burada ortaya çıkan çatışmalar esnasında Kısık mevkiinde Kürt Murat vurulur. Kürt Murat, yöredeki ilk şehittir.  Bu grup da daha sonra Kara Hasan Paşa’nın kuracağı milis kuvvetlerine katılacaktır. ( Kadir Aslan, Milli Mücadelede İlk Kurşun ve Dörtyol, Dörtyol Belediyesi, Kültür yayınları, Color Ofset, İskenderun; 2008, shf, 56)
Dörtyol ve çevresindeki köylülerin hayvanlarına zorla el koyarak götürmek isteyen Ermeni kafilesi, Turunçlu, yakınında karşılarına çıkan Hoca Ömer Oğlu Mehmet Çavuş (Mehmet Kara), Köse Mehmet ve bazı arkadaşları tarafından imha edilir ve hayvanlar kurtarılır.
Bu olaylar üzerine halkın silahlarını alarak halkı susturmak, direnişi, kırmak ve asayişi sağlamak için Fransızlar halkın silahları teslim etmesini, etmeyenlerin idam edileceğini duyurur. Fakat bu duyurudan sonra halk dağlara göç etmeyi hızlandırmaya başlar.
 
 
Bu yazı   : “Şahamettin Kuzucular, Dörtyol Hatay Çukurova Tarihi ve Türkmenleri, Color Ofset, 2012 , İskenderun”    Adlı eserden alıntılanmıştır.
 
 





Şahamettin KuzucularAdmin / Erkek / 1/20/2016