Hacivat ile Karagöz-Hoş Geldin Ey
Şehri Ramazan-

Hacivat, nefes nefese Karagözün
evine vardı. Kapıyı yine çılgın alacaklı gibi gümbür gümbür çalmaya başladı. Akşam
namazını kılıp son selamı verirken, karagöz deprem oluyor diyerek'den salavat
getirmeye başladı.
-Allahümme salli…Allah’ın
afatlarından cümlesini koru.
Bu arada, aşağıda avaz avaz bağıran
Hacivat’ın sesi ile gelenin ve gürültüyü çıkaranın yine Hacivat olduğunu
anlayarak, burnundan soluyarak eline aldığı sopa ile aşağıya inerek kapıyı
açtı. Sopayı kaldırarak, kapıda heyecanla bekleyen Hacivat’ın kafasına indirdi.
Yediği sopanın etkisiyle yere düşerek sendeleyen Hacivat, şaşkın bakışları
içinde.
-Karagözüm, senin yaptığın eşek
şakasından da öte bir şaka yani, ben sevinçle sana koşarak geliyorum sen beni
sopayla karşılıyorsun.
-Sende çılgın deli alacaklı gibi
kapıyı çalma, şöyle güzelce kapının önünde Karagözüm diye seslensen ben
duyacağım seni.
-Sen mi duyacaksın?
-Patlıcan mı dolduracaksın? O zaman
benim kapıyı nede çalıyorsun? Git patlıcanlarının içini bulgurla doldur.
-Ne doldurması karagözüm, mübarek
Ramazan geldi, bu akşam teravi başlıyor. Virüs yüzünden camilerde kılınmıyor, ben
dedim seninle beraber kılalım.
-Camiye kilim mi alalım, Hacivat’ım
daha geçen ay değiştirmiştik kilimleri.
-Ne kilimleri, başladın yine beni
deli etmeye, ben Ramazan ayı geldi diyorum…
-Bende biliyorum ve seni duyuyorum
nedir bu telaşın?
-Ben her Ramazan ayı gelince,
sevinç ve heyecan içinde sana koşuyorum Karagözüm.
-Ben mi seni yoruyorum Hacivat’ım,
bu Mübarek ayda seni yorar mıyım? Beraberce komşularımızla dayanışma içinde
geçireceğiz.
-Ben Ramazaniye erzaklarını hazırladım,
gel fakir komşularımızın evinin önüne bırakalım.
-Bende eşeğimi saldım çayıra
karnını doyura, haydi gidip bulalım.
-Kaşınma yine Karagözüm
-Eşeğe karışma diyorsun da alır
başını gider.
-Ne biter Karagözüm?
-Eşek başını alır gider eşeksiz
kalırım.
-Ben sana döşeksiz kanepe alırım.
-Ne kanepesi Hacivat’ım? Kulağıma küpemi
takarım oda nereden çıktı?
-Yok Karagözüm gel mübarek Ramazan’ı
karşılayalım fakirlerin kapısını çalarak. Misafir edasıyla değil, ev sahibi
edasıyla fakirleri güldürerek karşılayalım.
-Geldim Hacivat’ım, haydi evleri şenlendirelim
ki evimiz şen olsun, bu Mübarek Ramazan ayı hepimize kutlu olsun, evlerimizde
nurla dolsun.
-Dolsun Karagözüm dolsun, yıkmadık
perdeyi, haneleri eylemedik viran gönüller şen olsun dedik, sürçü lisan etti
isek af ola.
Mehmet Aluç